• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Bir sorun, bir durum, iki duygu, bir akıl

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 07.06.2010, 00:00
Yaşadığımız coğrafyada bir büyük sorun var. Bu sorun kadim ve zengin bir coğrafyada yaşayan onlarca ülkenin ve onların nesillerinin geleceğini tehdit ediyor, öngörülemez kılıyor. En kadim coğrafya dedik; insanlığın en eski medeniyetleri bu topraklarda doğmuş. Semavi dinler buradan neşet etmiş. Peygamberler bu coğrafyada irşat etmişler.
En zengin coğrafya dedik. Dünya enerji kaynaklarının yüzde 60'ı bu toprakların üzerinde duruyor. Ve bu müthiş coğrafya geçen yüzyılın başında emperyalizmin yaptığı kadostrasyon çalışmasından sonra barışı bir türlü elde edemedi. Aynı emperyalizm bu coğrafyanın en netameli bölgesine bir İsrail devleti kurdurttu. Bir devlet değil, bir savaş makinesi aslında icat edilen. Vuruyor, öldürüyor, yok ediyor. Bugün gelinen noktada o toprakların eski sahipleri İsrail'in bir devlet olarak yaşam hakkını savunuyor. Basit bir şey istiyorlar bu savaş ve ölüm devletinden: Birleşmiş Milletler kararlarına uymasını. 1967'de işgal ettiği topraklardan çekilmesini. Uluslararası hukuka uymasını... Ortadaki sorunun kaynağı bundan başka bir şey değil. Filistin terörü de, Arafat da, İntifada da, Hamas da, canlı bombalar da, öldürülen onca insan da ve nihayet insani yardım trajedileri de İsrail politikalarının yarattığı bu sorundan kaynaklanıyor.
Uluslararası hukuka ve insanlığın ortak vicdanına durmadan tükürüp duran devlet görünümlü bir silahlı teşkilatın eylemlerinden...

BİR DURUM
Son Gazze trajedisinden sonra ortaya yeni bir durumun çıktığı aşikar. İsrail'in saldırgan politikaları ilk kez bu ölçüde deşifre oldu. Türkiye varlığı, ağırlığı ve sözü dikkate alınması gereken bir güç olarak zihinlere kazındı. Uluslararası toplum ve sistem Türkiye'nin tezleri yönünde saf tuttu. Ortadoğu halklarının zihninde muhteşem bir "Türk" imajı oluştu. Arap kamuoyunda Türkiye ve Tayyip Erdoğan ismi bir güvence haline geldi. Kimse olanları hafife almamalıdır. Filistin Başbakanı Türk bayrağı önünde kendi halkına sesleniyor. Lübnan'da yüz binler meydanları Türk bayrakları ile dalgalandırıyorlar. Mısır Türkiye'nin öfkesinden ürküyor ve Refah kapısını açıyor. Amerika ve AB ülkeleri, "İsrail'in politikalarının sürdürülemez" açıklaması yapıyorlar. Durum budur.

İKİ DUYGU
Birinci duygu: Biz batılı, çağdaş bir ülkeyiz. Tamam, Ortadoğu'da ki olaylar bizi olumsuz etkiliyor. Ancak kendimizi bir an da Hamas'la, Hizbullah'la haşır neşir bulduk. Şu son gemi olayından sonra savaşın eşiğine geldik. Protesto gösterilerinde sergilenen manzara laik Türkiye'yi temsil etmiyor. İsrail elbette haksız ama bu işlere çok bulaşmak acaba ülkemizi farklı yerlere savurmuyor mu?
İkinci duygu: Türkiye köksüz, mazisi olmayan bir ülke değil. Bu sorunlu toprakları 5 asır barış içinde yönettik. İsrail'in yarattığı bu sorun adil ve barışçı bir biçimde çözülmeden Türkiye'nin istikrar içinde yoluna devam etmesi mümkün değil. Türkiye Ortadoğu'da bu sorunu çözebilecek tek güç. Biz bu sorundan kaçamayız. Türkiye bu insanlık dramına kayıtsız kalırsa, işte o zaman kaybeder. Kimliksizleşir. Kürt sorununu yönetemez hale gelir. Hamas'tan, Hizbullah'tan korkmayalım. Bu toplulukların terör örgütü olduğu tezi İsrail'in ve emperyalistlerin kafamıza soktukları bir yalan. Hamas Filistin'in başbakanının partisi. Hizbullah Lübnan'da hükümet ortağı ve milyonlarca insanın siyasi temsilcisi. Dünyanın en eski ve en zengin coğrafyasının halkları Türkiye'ye ve Türklere hayranlık duyuyorlar, bunun neresi kötü?

BİR AKIL
Yukarıdaki satırlarda mevcut durumu ve farklı algılamaları yansıtmaya çalıştım. Benim düşüncem şu: Türkiye, bütün bu gelişmeleri birlikte düşündüğümüz zaman, tüm dünyaya bir gerçeği gösterdi: Türkiyesiz ne bölge barışı olur, ne de dünya barışı. Ortadoğu halklarının Türkiye'ye duydukları saygı ve güven İsrail için de kaçırılmayacak bir fırsattır. Çünkü, Türkiye hem bölge halklarının güven duyduğu bir ülke hem de İsrail'e kötü duygular besleyen bir ülke değil. Bu bölgede İsrail için de Filistin için de barış içinde bir egemenlik hakkı istiyor. Bütün yaşanan bu olumsuzluklar Türkiye'nin AB ilişkilerini de, laik ve demokratik yapısını da güçlendirecek altın fırsatlar sunuyor bize. Yeter ki olan bitenlere ideolojik önyargılarımızla değil, siyasi akıl penceresinden bakabilelim.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA