Hatırlayalım, Gazze'ye yardım götüren Mavi Marmara gemisi İsrail askerleri tarafından uluslararası sularda vahşice saldırıya uğramış ve 9 Türk vatandaşı hayatını kaybetmişti.
Bu korsanlıktan sonra, bütün uluslararası toplum İsrail'i açıkça kınadı. Türkiye'de de aynı şekilde, İsrail'e oldum olası yakın duran çevrelerde dahil, İsrail saldırısını eleştirdiler ve kınadılar.
Ancak, çok ilginçtir, Türkiye'de bu durum sadece iki gün sürdü. Üçüncü gün Türkiye'deki İsrail lobisi hemen yön değiştirdi ve "suçlu Türkiye, suçlu hükümet ve suçlu İHH" demeye başladılar.
Hürriyet gazetesinde Ertuğrul Özkök'ün yazısı İsrail lobisine "harekete geç" borusunu öttürdü. O günden beridir aynı lobi o vahşi saldırıyı hükümetin üzerine yıkıp İsrail'i aklamaya çalışıyor. Kimse kusura bakmasın, bunu da hayasızca yapıyorlar üstelik. Ama dünyada çok namuslu insan var. Bakın, dünkü gazetelerdeki haberlere.
Kudüs Film Festivali'ne çağrılan sanatçılar, bu festivale İsrail'in Mavi Marmara eyleminden dolayı katılmayı reddediyorlar. Kimler bu sanatçılar? Meg Ryan, Dustin Hoffman. Ünlü ve Yahudi kökenli sinema yıldızları. Hem ünlü hem Yahudi hem de namuslu insanlar. Ve Monaco Prensi Albert. O da katılmıyor, namuslu bir insan olduğu için...
Bizim içimizdeki İsrail lobisinin gücünü ve çokluğunu ve dahi ne kadar "İsrailci" olduklarını bilmem görebiliyor musunuz?
Açılım karşıtları şimdi bölünmeci
Yaşadığımız ülke ne kadar enteresan bir ülke böyle. Her sabah uyandığımızda hayatımıza yeni bir sürpriz dahil oluyor. Mesela bir gün uyanıyorsunuz, gazetelere bakıyorsunuz, o güne kadar ulusalcılığı kimseye bırakmayan askerci birisi karşınıza, "hadi bu Kürtlerle Türkler bölünsün artık" diye çıkabiliyor.
Sonra bakıyorsunuz "kim bu adam?" diye. Kürt sorunuyla ilgili açılıma karşı olan birisi olduğunu görüyorsunuz. Sonra kafanız fena halde karışıyor. Dünkü ulusalcı şimdi bölünmeyi savunuyor. Hem ulusalcı olup hem de bölünmeci nasıl oluyor, değil mi?
Veya hem "Türkiye'yi bölecek" diye açılıma karşı olup hem de "bölünelim daha iyi" demek nasıl oluyor?
Bu sorulara mantıklı bir cevap bulmak hiç kolay değil göründüğü gibi. O zaman mecbursunuz analiz yapmaya. Tespit şudur: Bugün "Türkiye bölünsün, bunu tartışalım" diyenler, Türkiye'de önümüzdeki seçimlerden önce bir askeri darbe olmasını arzu edenlerdir. Bu çevreler artık kendi varlıklarını tehlikede görüyorlar ve Ak Parti'den kurtulmanın ancak böyle mümkün olduğunu düşünüyorlar.
O yüzden de Türk toplumunun zihninde bölünelim tartışması üstünden bir travma yaratmak ve bir askeri darbeyi tek seçenek haline getirmek istiyorlar. Böyle bir şey olmaz demeyin, bu satırların yazarı 28 Şubat'ta, aynı çevrelerin "irtica geliyor-laiklik gidiyor" metaforu üzerinden nasıl bir askeri darbe örgütlediklerini içinde yaşayarak gördü.
Herkes uyanık olsun, benim diyeceğim bu.