CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun ilginç bir siyasetçi olduğu çok açık. Mesela, benim gibi kendisini çok eleştiren yazarlar bile onu bir kalemde silip atamıyor. Bazen öylesine bir profil sergiliyor ki, insan onun Türk siyasetine katabileceği hiçbir değer olmadığını düşünüyor. Bugüne kadar ortaya hiçbir ciddi proje koyamaması, rakiplerini sokak ağzıyla eleştirmesi, onlara tuhaf isimler ve sıfatlar takması ve insanlara altı boş suçlamalarda bulunması, Kılıçdaroğlu ile ilgili olumsuz kanaatlere sahip olmamıza neden oldu.
Nitekim CHP gibi önemli bir partinin başında bulunan bir kişiyi, bu düşük ve çoğu kez çarpık profilde görmemiz onu eleştirmeyi zorunlu hale getiriyor. Oysa bugün, hükümeti destekleyen benim gibi pek çok gazeteci-yazar var ki, gönüllü olarak Kılıçdaroğlu'nu da desteklemeye hazır. Çünkü, bu insanlar güçlü bir CHP'nin ülkenin birçok derdine çare olacağını biliyorlar. Ancak, son günlerde ben de şöyle bir kanaat oluştu: Kılıçdaroğlu acaba bu hataları partisinin içindeki kuşatılmışlıktan dolayı mı yapıyor? Daha doğrusu yapıyordu? Kendisine bırakılan dar alanda çareyi bugüne kadar sergilediği o tutarsız siyasette mi aradı?
***
Bu kanaat ben de giderek güçleniyor. "Kılıçdaroğlu çok ilginç insan" dedim. Biraz da şundan dedim, yukarıda belirttiğim sebeplerden dolayı Kılıçdaroğlu'nu adeta kafamızdan siliyoruz ama o yaptığı iyi bir hareketle yeniden bizlerde ümit uyandırabiliyor. Mesela, özgürlükler konusundaki yaklaşımları sanki bizim gözümüze ilişen sakil Kılıçdaroğlu'ndan başka gerçek bir Kılıçdaroğlu'nun daha varlığına işaret ediyor. Ve sanki, Kılıçdaroğlu aslında toplumun ondan beklentilerini yapmak istiyordu da, Önder Sav gibi baskıcı, vesayetçi takım arkadaşları ona çelme takıyorlardı.
Şimdi bu engellerden kurtuldu. Önder Sav ve ekibini kolayca tasfiye etti. Benim gibi Kılıçdaroğlu'ndan ümidini kesmiş insanların içinde yeniden bir beklenti duygusu oluştu. Sanki gerçek Kılıçdaroğlu, o bizim sevmediğimiz kıvrak politikacıyı da tasfiye edecek ve modern Türkiye'nin beklediği demokrat, özgürlükçü merkez sol lideri kendi şahsında temsil edecek. Bir kez daha yanılmam inşallah.
***
Bu arada Kılıçdaroğlu'nun çok beğendiğim bir yanını dile getirmek istiyorum. Kılıçdaroğlu için bugüne kadar ağır denebilecek yazılar yazdım. O yazılardaki eleştirilerin hepsini hak ettiği konusunda hiçbir tereddüdüm yok. Ancak, o eleştirilerimi belki daha mutedil bir üslupla yazabilirdim. Asıl söylemek istediğim şu ki, Kılıçdaroğlu bir gün bile beni mahkemeye vermedi. Aynı şekilde Salih Memecan'ın, "dansöz" karikatürünü yargıya taşımadı. Bunlar belki de, daha şu ana kadar görme fırsatı bulamadığımız gerçek Kılıçdaroğlu'nun karakter özellikleri.
Gazeteci üzerinden nemalanma peşinde koşan irikıyım politika kaşarlarını gördükçe, insan ister istemez "bu Kemal öteki Kemal'lere benzemiyor" diye düşünüyor.