• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Kılıçdaroğlu'nun "dualite sorunu"

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 19.11.2010, 00:00
Kemal Kılıçdaroğlu hakkında yazdığım vakit, iki farklı mahalleden de tepki alıyorum. CHP taraftarları ve Kılıçdaroğlu'nu sevenler, "Sen Kılıçdaroğlu'ndan başka bir şey bilmez misin, iki de bir de onu yazıyorsun; yazsana Tayyip Erdoğan'ı" diye, kızgın mailler atıyorlar bana. Diğer yandan da Ak Partililer benzer bir tepki gösteriyorlar Kılıçdaroğlu ile ilgili yazılarıma. Onlarda, "Kılıçaroğlu'nu sık yazmamın ona hak etmediği bir paye vermek" olduğunu söylüyorlar. İki eleştiriyi de doğru bulmuyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP'yi yazmak, siyaset yorumları yazan biri olarak benim görevim. Ak Parti'yi ve Tayyip Erdoğan'ı da sık sık yazıyorum. Onun ve partisinin politikalarının Türkiye için müthiş ilerlemeler yarattığını görüyor ve ikna olmuş biri olarak destekliyorum. Kılıçdaroğlu'nu ise, genellikle eleştiriyorum, zira benim bulunduğum yerden, oturduğu yerle orantılı olmayan hatalar yaptığı görülüyor.
***
Kılıçdaroğlu'nu ve CHP'yi yazmak zorundayım. Aslında tüm Türkiye Kılıçdaroğlu'ndan ve partisinden beklenti içinde olmak zorunda. Bu partinin ve liderinin doğrularını alkışlamak, yanlışlarını da acımasızca eleştirmek bir vatandaşlık görevi. Zira demokratik rejimimizin akıbeti önemli ölçüde CHP'ye bağlı. CHP'nin doğru dürüst bir siyasi parti olması, demokrasiye sahip çıkması, halka dayalı bir iktidar çabasının içinde bulunması; diğer bir deyişle, eski ve demokrasiye yakışmayan ittifaklarından vazgeçmesi, Türkiye'nin geleceği için çok önemli. Bir CHP iktidarını da, Türkiye'nin özgür ve demokrat bir toplum olma kimliğini de bir bakıma CHP'nin bu tutumu belirleyecek.
Bazen Kılıçdaroğlu'nun bu gerçeğin kesinlikle farkında olduğunu düşünüyorum. Son Paris seyahatinde bunun kavramsal ipuçlarını verdi. "CHP'nin içindeki değişim ateşini ortaya çıkaracağız" dedi; "CHP değişimin önünde engel olmayacak" dedi; "Eski CHP-Yeni CHP" ayrımı yaptı. Bu sözlerin her biri aynı zamanda, bugüne kadar ki CHP uygulamalarına bir eleştiri değil mi?
***
Her zaman yazıyorum, bu ülkede Kılıçdaroğlu'nu sevmeye, onu, doğru bir çizgi yakalaması halinde, desteklemeye hazır bana göre, milyonlarca insan var. Ama şöyle de bir sorun var: Kılıçdaroğlu'nun bir "dualite sorunu" var. Yani ikili düşünüyor, ikili davranıyor, aynı konuda iki zıt tavrı çok kısa zaman aralıklarıyla sergileyebiliyor. Kısa liderlik döneminde bunun pek çok örneğini gördük. Bu ikili davranış örnekleri bir oportünist karakterin mi, yoksa Önder Sav gibi statükocu unsurların kuşatmasının bir sonucu muydu, bilemiyorum. Ben de oluşan hakim kanaat, bu "dual" davranışların onda bir karakter özelliği olduğu yönünde. Şark adamlarında olan bir tür kurnazlık dürtüsü bu. Umarım yanılırım. Yanılmayı istiyorum ama bakın, yere göğe sığdırmadığımız Paris açıklamaları sonrasında sergilediği davranışa. Önce Ahmet Kaya'nın kabrini ziyaret etti. İyi de etti, zira Ahmet Kaya bir mağdurdu ve onu bu ülkeden kaçırtan da esasen CHP zihniyetiydi. Peki ya Yılmaz Güney'in mezarında ne işi vardı Kılıçdaroğlu'nun? Sadece bir sanatçı mı Yılmaz Güney? Onun bir batakhanede, masum bir Cumhuriyet Savcısını alnının ortasından vuran bir adi katil olduğunu bize kim, nasıl unutturacak? Ülkesinin adaletinden firar eden bir katilin mezarını ziyaret etmekle Kılıçdaroğlu nereye mesaj sarkıtmış oluyor acaba? Bu zıt davranışlar, bu dualite, ister karakter özelliği olsun, isterse bir politika yapma tarzı olsun, Kılıçdaroğlu'nun önündeki en büyük handikaptır.



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA