Konu yargıda, o nedenle hiç ayrıntıya girmeyeceğim. Ancak hemen altını çiziyorum, bu köşede de zaman zaman yazdım, o bizim gözümüz gibi koruduğumuz, iftihar ettiğimiz Bahriyelilerimiz, resmi adıyla Deniz Kuvvetlerimiz 28 Şubat'tan bu yana korkunç pis işlerin içine sokulmuş, adeta bir çete organizasyonu haline getirilmiştir. Ne demek istediğimi daha iyi anlamak isteyenler Ergenekon belgelerinde Deniz Kuvvetleri ile ilgili iddiaları alt alta yazsın, inanın yüzlerce korkunç yasadışı işlerin belgeleriyle tanığı olursunuz. Ben bu belgeleri mahkemenin avukatlara dağıttığı CD'lerden inceledim. İnsanın kanını donduran belgeler bunlar. Fuhuştan Deniz Kuvvetleri Komutanı'na suikasta, darbe planından çocukları topluca imha etmeye kadar her türlü eylem planı mevcut bu belgelerde. Ama insanın içine yine de kuşku düşüyor, Bahriyelisine, kendi ordusuna yakıştıramıyor bu belgeleri ve bu iddiaları. Derken, geçen hafta Gölcük Donanma Komutanlığı'na askeri ve sivil savcıların yaptığı baskın yaşanıyor ve ardından da istihbarat şube müdürünün odasının altında gömülü çuvallar dolusu belgeye ulaşılıyor. Belgeler, hem de nasıl belgeler. Son 15 yılda yaşadığımız her şeyin kanıtları.
***
Burada bir iki konuya dikkat çekmek istiyorum. Birincisi şu: Darbe belgeleri ordunun içinde toprağa gömülü olarak bulunuyor, ordunun arşivinde değil. Demek ki, bu ordunun içinde emir komuta dışında, ama zaman zaman emir komutayı da teslim almış bir gizli darbe cuntası güçlü bir biçimde var olmuş. İkincisi, Gölcük'de ortaya çıkarılan bu belgelerin ihbarını yapan bir komutan. Demek ki, Türk ordusu içinde bu darbeci zihniyetten rahatsız olan çok sayıda namuslu subay bulunuyor. Yani omurga hala sağlam ordumuzda, ki bundan ancak mutluluk ve huzur duyarız. Üçüncü dikkat çekeceğim husus ise şudur: Tüm Türk halkı, tüm ordu mensupları ve tüm devlet yöneticileri şu birkaç isim üzerinde dikkatlice dursunlar: Bu isimlerden birisi Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit'tir. Bu komutan Ergenekon belgelerinde darbecilerin suikast yapmak istedikleri bir komutan olarak yer alıyor. Bir diğer isim de Donanma Komutanı Emin Murat Bilgel. Gölcük'te ortaya çıkan belgelerde her iki komutanda Balyoz darbesi sonrasında Yassıada'ya sürülecekmiş. Yassıada'nın neresi olduğunu sanırım herkes hatırlayacaktır. Darbecilerin ilk olarak tasfiye edecekleri bu komutanlar demek ki namuslu insanlar. Demek ki, darbecilere prim vermediler. Orduyu kullandırtmadılar. Yiğit Paşa'ya ve arkadaşlarına minnettarız. Onları ordumuzun haysiyetini koruyan insanlar olarak hafızamıza kaydettik.
***
Şimdi sıra bu Ergenekon davasına, Balyoz darbe planlarına "uydurma" diyen kimselerin vicdanlarıyla baş başa kalmasındadır. Bu belgeler ordunun içinde, istihbarat şubesi gibi en mahrem yerde zemine gömülü olarak bulundu. Ve belgelerin içeriği Türkiye'nin nasıl bir kabus yaşadığını bütün açıklığıyla kanıtlıyor. Bu belgelerin ortaya çıkarılması bir şeyi daha gösteriyor bize: Türk ordusunun adam gibi bir ülkenin ordusu olmaya karar vermiş olduğuna...