Siyasi partilerin, özellikle de toplumu yönetme ve yönlendirme iddiasında olan partilerin kongreleri tarihi olaylardan sayılır. Çünkü, kongre dediğimiz faaliyet, en yüksek organın denetiminde bir iç derleniş ve toparlanışı amaçlar. Ancak bir o kadar da uygulanacak politikaların tescillendiği bir platformdur kongre.
Parti toplum tasavvurlarını ve politikalarını açıklar, onaylar ve o politikalara angaje olur. Bu girişi hafta sonu yapılacak CHP kongresi için yaptım. CHP kongreye gidiyor; peki şu yukarıda yaptığım tarife uygun bir kongre ortamı görüyor musunuz CHP'de? Bilmem, belki de ben bir körüm ve CHP'nin o Türkiye'yi kurtaracak fikirlerini, projelerini göremiyorum.
Ortada olan tek şey şu: CHP liderinin TBMM görüşmelerinde söylediği kuyruklu yalanın ortaya çıkması ve kongrede blok liste mi, çarşaf liste mi çıkarılacağı tartışmaları. Başka bir fikir, proje, eylem varsa, CHP'liler bana göndersinler, özür dileyerek yayınlamaya hazırım. Belki de Kılıçdaroğlu bu projeleri kongrede açıklayacaktır. Keşke böyle bir şey yapsa da, biz haksız duruma düşsek.
***
Ama bakın dünyada bu işler böyle olmuyor. Ben uzun yıllardır Fransız Sosyalist Parti'yi izleyen birisiyim. Çünkü, Avrupa'nın en köklü siyasi kurumlarının başında gelir PS. Mitterant gibi Jacques Delors gibi Avrupa tarihini değiştiren siyasetçiler çıkarmıştır bu parti.
Şimdi önümüzdeki seçime hazırlanıyor Fransız Sosyalistleri. "Düşünce Laboratuvarı" adlı birimde Ernst Hillebrand, Cristian Paul, Fabienne Brugere gibi Fransa'nın en önemli akademisyenleri ile yeni toplum projeleri üzerine tartışıyorlar.
Jacques Delors'n da kızı olan Sosyalist Parti 1. Sekreteri Martine Aubry'in, "Sosyalist Proje"si bu tartışmaların omurgası. Tartışma, "Karşılıklı İhtimam Toplumu" kavramı üzerinden yapılıyor. Ne üretebiliriz, nasıl üretebiliriz, nasıl bölüştürebiliriz, sorularına cevap arıyor bu çalışmalar. Bireyci toplumdan karşılıklı ihtimam toplumuna geçmek gibi felsefi altyapısı olan bir projeyi Fransız halkının önüne koyan Fransız solu ile bizim CHP'yi ve şu İzmir'deki sol görünümlü faşistleri kıyaslayın bakalım, kıyaslayabilirseniz.
***
Bu hatırlatmaları niye yapıyorum? Unutmayalım ki, yeni Avrupa'yı kuranlar sol partilerdi. Fransa'yı 1982 sonlarında Mitterrand ve Delors'un Sosyalist Parti'si sırtladı. İngiltere'yi Thatcher'in sert politikalarından sonra rahatlatan solcu Blair oldu. İspanya solcu Gonzales'le refah toplumu haline geldi. İtalya'yı 40 senelik Andreotti iktidarından Sosyalist Craxi ve Prodi hükümetleri kurtardı. Yine hatırlayalım, Portekiz'i Soayalist Soarez, Almanya'yı Schmitt ve Schöreder ikilisi dönüştürdüler. Bugün AB diye bir gerçeklik varsa bu sol liderlerin eseridir.
Yeni Türkiye'yi CHP ve Kılıçdaroğlu inşa edecek diye düşünen bir tane gerçek solcu var mı acaba bu ülkede?