Üşenmedim, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün İslam ülkelerinin üyesi olduğu kurumlarda veya resmi temaslarda muhataplarına karşı yaptığı konuşmaları tek tek okudum. Okuduklarım beni gerçekten şaşırttı. Cumhurbaşkanı Gül, Ortadoğu diktatörlerinin gözünün içine baka baka yapmaları gereken işleri defalarca söylemiş. Bir başka değişle, başlarına gelecekler konusunda onları en açık bir biçimde uyarmış. İşte Cumhurbaşkanı Gül'ün, daha Dışişleri bakanıyken, 1 Mayıs 2005'de "Uluslararası İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Toplantısı"nda yaptığı konuşma:
"Görmekteyiz ki, İslam dünyasında siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda arzu edilen gelişmelerin arz ettiği aciliyet kamuoylarımızda artan bir şekilde yankı bulmaktadır.(Bu bağlamda, evrensel değerlerin önemini vurgulayarak, bunun için demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, iyi yönetişim, şeffaflık, hesap verme sorumluluğu, kadın erkek eşitliği, şiddetin kabul edilmezliği ve daha iyi ve serbest işleyen ekonomik yapılar gibi gereklere dikkat çektim."
***
Abdullah Gül bu müthiş vizyon konuşmasında değişim ve reform ihtiyacını dile getirirken bunun yol ve yöntemlerine de işaret ediyor. Söylediği şu:
"Kendi evimizi öncelikle bizim kendimizin düzene sokması gerektiğini, bunu bizden başka kimsenin sağlıklı bir şekilde yapamayacağını ifade ettim. Bunu biz yapmazsak, başkaları bizim için yapacaktır. Kendi evimizi temizlenin yolu ise sağlıklı bir değişim, yani gerçekçi bir reform sürecini hayata geçirmektir. (Zira önemli olan yönetimlerin değişim talebine ayak uydurmalarıdır. Bu bakımdan reform olgusundan da korkmamak gerekmektedir".
***
"Yeni Yüzyılda Türk Dış Politikasının Ufukları" adlı kitapta Ortadoğulu diktatörlerin yüzüne karşı yapılmış daha onlarca konuşmanın metinleri var. Bu konuşmaların tümünün içeriğinde muhataplarına, "Ülkenizde değişim yapın, böyle devam edemezsiniz" mesajı var. Açıkça ve defalarca şunları söylemiş Türk devlet adamları:
"Halkınızın değişim taleplerine kulak verin. Değişimi hızlandırın. Ülkenizi halkınızla birlikte yönetin. Kadın haklarını geliştirici kararlar alın. Kadın-erkek eşitliğini sağlayın. Halkınızın refahını artırıcı önlemler alın. Özgürlüklerin sınırlarını genişletin."
Yukarıda yazdıklarımın her biri bir kanıt-belge niteliğindedir. Bir Türk olarak gurur duyduğum bir durum bu. AK Parti'yi hiç kompleks duymadan bunun için destekliyorum işte. Ve yine bu dokümanlar, Abdullah Gül'e, Tayip Erdoğan'a "irticacı, gerici, dinci" diye çamur atan tiplerin utanması içindir.
Elli yıldır kendisine laik-milliyetçi- ilerici-solcu-sağcı diyen hiçbir devlet adamı, diktatörlere bu uyarıları yapma cesareti gösteremedi.
Tam tersi, gittiler Arap diktatörlerine üç kuruş için yalvardılar.
Bunların hiçbirini unutmadık!