Gerçekten Türk milleti olarak Silivri'de yargılama yapan hakim ve savcılara minnet borçluyuz. Bazı eblehlerin bunu anlaması biraz zaman alacak; ancak bugün orada yargılanan darbecilerin yediği haltlar gün yüzüne çıkınca, Cumhuriyet'in hakim ve savcılarının bizi nasıl bir felaketin içinden çekip aldığı da anlaşılacak.
Şu anda yaratılan toz duman içerisinde darbecilerin geride bıraktıkları suç kanıtları yeterince görünür halde değil. Bunların hepsi ortaya çıkacak ve nasıl bir felaketin kıyısından döndüğümüz herkes tarafından görülecek.
***
Gelelim şimdi Silivri savcı ve hakimlerimize niçin minnet borçlu olduğumuz meselesine. 27 Mayıs'ı yapanların anılarından öğreniyoruz ki, 27 Mayıs darbesini yapan cunta ilk olarak 1954'te örgütlenmeye başlamış. 1958 yılında bir binbaşı, Samet Kuşçu, bu cunta yapılanmasını ihbar ediyor. Tarihe, 9 Subay Olayı diye geçen bu yapılanma eğer hükümet tarafından ciddiyetle takip edilseydi, muhtemeldir ki 27 Mayıs alçaklığı yaşanmayacaktı. Menderes'in katli gibi bir canavarlık mümkün olmayacaktı.
***
1971'de, eğer askerler emir komuta nizamına sahip çıkmayıp 9 Martçı Baasçılar'a izin verseydi, diğer bir ifadeyle önlem almamış olsaydı, darbecileri yargıya teslim etmemiş olsaydı, Türkiye bugün üçüncü sınıf bir faşizmin hüküm sürdüğü tipik bir Ortadoğu ülkesi olacaktı. Eğer Demirel hükümeti milletin verdiği emanetin bilincinde bir iktidar olsaydı, ne 9 Martçılar, ne de 12 Martçılar bu ülkenin demokratik nizamına müdahale edebilirlerdi. Bugün Türkiye'deki darbeci eblehler Ak Parti'yi ve Başbakan Erdoğan'ı, Süleyman Demirel gibi basiretsiz davranmadığı için suçladıklarının bilmem farkındalar mı?
***
1977'de, Demirel hükümeti Kara Kuvvetleri Komutanı Namık Kemal Ersun'u görevden aldı ve emekli etti. Aslında yargılanmalıydı bu general ama Demirel'in öyle bir yüreği hiç olmadı. Peki niye görevden alındı? Çünkü, görevden alınmasaydı darbe yapacaktı, bu kadar basit işte.
***
12 Eylül 1980'de askerler darbe yaptılar. Darbe yapacakları günler öncesinden belliydi. Siyasi iktidar bunu bile bile uyudu. Oysa, o günkü komuta kademesini bir gecede emekli etse ve erken seçime gidebilseydi, Türk demokrasisinin kaderi bambaşka biçimde tecelli edecekti. Dahası, 27 Mayısçılar yargılanabilseydi, 12 Mart ve 12 Eylülcüler yargılanabilseydi, 28 Şubatçılar işledikleri suçların bedelini ödeyebilselerdi, bugün ne Silivri olurdu ne de Ergenekon.
Sonuç:
Bugün Türkiye darbecileri çok şükür yargılayabiliyor. Bunu Türk hakim ve savcıları başarıyor. Korkmadan, üzerilerinde yaratılan ağır baskılara aldırmadan millet için tarihi bir görev yapıyorlar. Devlet ve hukuk tedbir demektir. Güçlü bir devlet vatandaşlarını daha bela gelmeden koruyan devlettir. Ve herkes bilsin ki, Türkiye Cumhuriyeti devleti yargısı ve kurumlarıyla ilk kez bizi, bizim çocuklarımızı ve çağdaşlık adına bugüne kadar ne biriktirdiysek tamamını korkunç bir felaketten korumuştur.
Onun için hepimiz yatıp kalkıp Silivri hakim ve savcılarına dua etmeliyiz.