• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Karanlık oda

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 20.02.2011, 00:00
Çok kıskandım, onun için daha fazla dayanamayacağım, söyleyeceğim. Ergenekon davasına ilişkin iddialar yüzünden tutuklanan Soner Yalçın'ın ne de çok seveni varmış bu toplumda. Özellikle de bizim gazeteciler mahallesinde. Soner Yalçın'ın, üstelik de gazetecilik dışındaki faaliyetlerinden ötürü tutuklanmasını cumhuriyet ve demokrasinin sonu gibi gören meslektaşlar, kendilerini ekranlara vurdular. Soner Yalçın'a destek gazeteciler mahallesiyle de sınırlı kalmadı, diplomasi mahallesi de bu "çok önemli kişi" olduğu anlaşılan tutukluya desteğini eksik etmedi. ABD'nin çiçeği burnunda büyükelçisi, ömrü boyunca Maoculuk yapmış olan Soner Yalçın'a okkalı bir destek attı. "Ee, sen niye kıskanıyorsun Soner Yalçın'ı? diyeceksiniz. Şundan: Ben Soner Yalçın kadar meşhur ve başarılı biri olmasam da, iki günlük gazetede yazan birisiyim. Demokrasi ve hukuk mücadelesi verdiğim için, bu ülkenin ne kadar devletlu efendisi varsa hakkımda dava açtı. Şu an da 9 yıl hapsimi istiyorlar, bir de benim üzerimden zenginleşmeyi. Neredeyse yarım milyon tazminat istiyorlar. Durum buyken, ne bir tek köşe yazarı, ne bir tek demokrasi aşığı politikacı benim başıma gelenler hakkında tek bir söz söylemedi. O ekranlarımızın boyalı gazeteci ablaları Soner Yalçın hakkında buğulu gözleriyle döktürürken aslında meselenin basın özgürlüğünden başka bir şey olduğunu da anlıyorsunuz işte.
***
Peki mesele ne? Mesele "Efendi" meselesi. Soner Yalçın'ın yazdığı gibi bir sınıftır ona sahip çıkanlar. Ortak özellikleri halktan ve demokrasiden hiç hazzetmezler. Darbe geleneğine gizli bir istek barındırırlar içlerinde. Demokrat ve özgürlükçü görünürler ama darbecilere dair bir işaret, bir parola duydukları vakit fahri bir darbeciye dönüşür hepsi. "Efendi" adlı kitaplarında bir sınıftan söz ediyordu Soner Yalçın. Köklerinde Yahudilik olan ama kendilerini gizleyen bir sınıftan. Özellikle de getirip İzmir'e dayandırıyordu bu sınıfı. Gerçi asıl amacının ne olduğu belliydi. Bir mili kahramanın kökünün de Yahudi olduğunu ispatlamaktı bütün amaç. Bunu ilerde bu satırların yazarı kanıtlarıyla ortaya koyacak, şimdi konumuza dönelim. İşte Soner Yalçın'a sahip çıkan kendisini bu ülkenin efendisi gören bir sınıftır. Ne kadar güçlü olduklarını da bu tutuklama vesilesiyle gördük. Bir şeyi daha gördük ki, bu ülkenin efendileri onlar, garibanları bizleriz.
***
Gelelim şimdi şu odatv olayına. Başta söyledim, yine söyleyeyim. Bu bir internet sitesi. Ancak özel bir amacı vardı: Dezenformasyon yapmak. Soner Yalçın, Hürriyet gibi bir gazetede yazan birisiydi ama gerçek Soner Yalçın, Maocu bir gazeteciydi. Ve arkadaşları Ergenekon davasında yargılanıyordu. Onun asıl işi elindeki internet sitesiyle davayı yozlaştıracak, itibarsızlaştıracak malzemeler üretmekti. Uzunca bir süredir bu siteyi izliyordum. Tam bir psikolojik savaş ünitesiydi odatv. Durmadan karakter suikastları yapıyordu. Balçiçek İlter gibi, Sevilay Yükselir gibi kadın gazetecilerin namus ve iffetleri de dahil, söylemedikleri yalan ve iftira yoktu. Ergenekon davasını savunan demokrat gazetecileri CIA ajanlığı ile suçluyordu. Soner Yalçın adındaki gazeteci aslında gazetecilik dışında her türlü işi yapıyordu. İşte en son yayınlanan mektubu. CHP'ye yazılmış bir mektup bu. "Halk TV'yi bana verin, ben de sizi seçimlerde uçurayım" diyor. Baykal ve Kılıçdaroğlu görüşmesinin nedeni de bu mektup. Ama Deniz Baykal bu eski Maocu takımının nasıl karanlık adamlar olduğunu en iyi bilen kişidir. Onun için de bu televizyon transferinin önünü kesmiştir. Şimdi bu efendiyi savunan boyalı gazeteci hatunların, bu mektuba bir şey demeleri gerekmez mi? Sözün özü, Soner Yalçın Maocu, karanlık işler yaptığı işlettiği siteden ve ilişkilerinden belli olan bir efendidir, Türkiye Cumhuriyeti'nin savcı ve hakimleri de onu gazeteci olduğu için değil, yasadışı işler yaptığı için içeriye tıkmışlardır.
***
Yazımın başında Soner Yalçın'a verilen medya mahallesi desteğinden dolayı kıskandığımı söylemiştim. Oysa medyanın efendileri ve boyalı dilberlerinin görmediği sadece ben değilim. Mesela Zaman Gazetesi'nin neredeyse tamamı yargılanıyor. Akit ve Taraf gazeteleri de öyle. Niye? Habercilik yaptıkları için. Ama Soner Yalçın için ağlamaklı olanlar bu gerçek mağdurları hiç görmediler. 2007 yılında Nokta Dergisi, "Darbe Günlükleri"ni ortaya çıkarıp ardından da basılınca-ve kapatılınca- bu efendiler ve medya dilberleri hiç üzülmediler, hiç gözleri buğulanmadı, hiç kınamadılar yapılanı. Niye? Çünkü bunlar bir sınıf ve dertleri arasında demokrasi ve özgürlük diye bir şey yok. Hepsi gizli darbe muhibbi. Yarım asırlık darbe tarihimizin ve vesayet düzeninin özenle yetiştirdiği "efendi" takımı.
Bütün bunlar olup biterken benim aklımda kalan söz, gerçek bir gazeteci olan Şamil Tayyar'ın sözüdür. Ne diyor Tayyar: "Hiç kimse bize tetikçiliği, ahlaksızlığı, şerefsizliği gazetecilik diye pazarlamasın."


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA