• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Veda zamanı...

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 02.03.2011, 00:00
Dün Ankara ve İstanbul görkemli bir uğurlamaya sahne oldu. Bin bir çileyle yaşanmış 85 yıllık bir ömür dünyadaki görevlerini yapmış olarak yeni bir randevuya doğru kanatlandı. Necmettin Erbakan halkına ve sevenlerine ilk olarak Ankara'da Hacı Bayram Veli Camii'nde veda etti. Sabahın alaca karanlığında on binlerce insan yaşlı gözlerle hocalarını uğurlamaya gelmişti. Sabah namazından sonra huşu içerisinde sembolik bir cenaze namazı kılındı. Bu törenden sonra cenaze asıl kaldırılacağı yere, İstanbul Fatih Camii'ne doğru hareket etti. Hoca siyaset uğruna neredeyse yarım asır yaşadığı Ankara'ya son vedasını da böylece yapmış oldu.

MAHŞERİ KALABALIK

Cenaze törenini izlemek için İstanbul'a geldik. Sabahın erken saatlerinden itibaren kadın, genç, yaşlı binlerce insan Fatih Camii etrafına akmaya başladı. Bu tablo gerçekten izlemeye değerdi. Çünkü insanlar yatağını arayan bir sel gibi dalga dalga geliyorlardı. Öğle saatlerine doğru merhum Erbakan Hoca'nın son vedasının tarihimizin en büyük merasimiyle olacağı anlaşılmıştı. Yüz binlerce kadın-erkek gözyaşları içerisinde Hoca'nın ruhu için dua ediyorlardı. İnsan bu tabloyu görünce yakın tarih gözünün önünden bir sinema şeridi gibi geçiyor. Ömrünün 50 yılında devletten ve rakiplerinden zarar görmüş bir siyaset adamının cenazesi nerdeyse toplumun tamamı tarafından baş tacı ediliyordu. Bu bir iki yüzlülük müydü, yoksa bir hakkın teslimi mi idi?

DEVLET CENAZEDE
Merhum Erbakan Hoca'nın İstanbul'daki cenaze merasimi nereden bakarsak bakalım tarihi bir olaydır. Sadece cenazeye katılan mahşeri kalabalıktan dolayı değil, orada yaşanan devlet-halk birlikteliğiyle de tarihidir. Başta Cumhurbaşkanı, Başbakan olmak üzere bütün siyasi liderler cenazede yerlerini aldılar. Ama daha önemli ve anlamlı olan 1. Ordu Komutanı ve diğer üst düzey komutanlar cenazeye gelmişlerdi. Bu tablo Türkiye'de yeni bir dönemin başladığına işaret ediyor. Öyle anlaşılıyor ki askerler, laiklik, irtica kavgalarının ülkenin enerjisini tüketmesine artık izin vermeyeceklerini göstermek istiyorlardı. Bu konunun üzerinde ayrıca durmak gerekiyor. Ancak, şunu söyleyebiliriz ki, Fatih Camii'nin avlusunda gerçek bir devlet-millet barışı görüntüsü sergileniyor. Bunun dışında Başbakan Erbakan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün içinden o anda nelerin geçtiğini herkes gibi ben de merak ettim.

İSTİKAMET MERKEZ EFENDİ

Ben bu satırları yazarken cenaze arabası önünde ve arkasında yüz binlerce insanla ağır ağır Erbakan Hoca'nın ebedi istirahatgahına doğru yol alıyordu. Öyle anlaşılıyor ki biz yazımızı gazeteye gönderdiğimiz vakit cenaze korteji henüz daha Merkez Efendi Kabristanı'na ulaşmamış olacak. Erbakan Hoca yaşadığı dönemde yeterince taktir edilmiş bir devlet ve siyaset adamı değildi. Ama sanıyorum ki Türk halkı, onu sevenler ve sevmeyenler, gerçek Erbakan'ı son iki günde tanıdılar. Dehaya yakın bir üstün zekalı insan olduğunu, Türkiye'nin en büyük mühendislerinden biri olduğunu, Devrim otomobilinin onun fikri olduğunu, iyi kalpliliğini, ülkesini çok sevdiğini, askerlerimize kendisine yapılan onca zulme rağmen hiç kızmadığını, birçok insan onun vefatından sonraki iki günde öğrendiler. Bundan sonra eminim ki merhum Erbakan Hoca eskiden kendisini sevmeyen insanlar tarafından bile saygıyla anılacak.

KEŞKE BÖYLE OLSAYDI...

Merhum Erbakan Hoca'nın vefatının oluşturduğu bu güzel tablo çok daha iyi değerlendirilebilseydi. Dün cenazede oluşan tablo ülkemizin ihtiyacı olan birlik ve beraberliğin tüm unsurlarını bir araya getirmişti. Örneğin keşke resmi tören yapılsaydı Ankara'da. O törende devlet millet beraberlik tablosu en net biçimde gösterilebilseydi. Keşke Erbakan Hoca gibi büyük bir vatanseverin cenazesi ay-yıldızlı al bayrağa sarılmış olarak taşınsaydı. Keşke Fatih Camii'nde oğlu Fatih Erbakan o politika kokan konuşmayı yapmamış olsaydı. Keşke herkesi bir araya getiren böyle büyük bir insanın cenazesinde bildik sloganlar atılmasaydı.
Aslında bunlar ayrıntı, Türkiye Hoca'sını ve değerli bir evladını kaybetti, keşke yaşasaydı...
Ama "Her nefis ölümü tadacaktır" hükmü bizi aşan bir gerçekliktir.
Erbakan bize, milletine hizmet etmiş ve şerefle yaşanmış bir ömrün mutlaka hürmet göreceğini ve tarihte en muteber yeri alacağını göstermiştir.
Merhum Erbakan iyi bir öğretmendi, ölümüyle de bize çok önemli şeyler öğretti sanki.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA