• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Adaylık ve adaylar

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 13.03.2011, 00:00
Her seçim zamanı geldiği vakit hem siyasete ilgi duyanların hem de hiç ilgi duymayanların dünyasında telaşlı bir gündem oluşur. Bu gündemin adı "adaylık"tır. Bir siyasi partiden aday olup profesyonel siyasete adım atmak isteyen insanı anlamak mümkündür; o kişi önemli ve iddialı bir işe girecektir. Peki ya hayatının hiçbir evresinde siyasete hiç ilgi duymamış olan muhteremler, seçim vakti gelince adaylıklarla neden bu kadar çok ilgilenirler? Benim gözlemlerimden çıkararak bulduğum cevap şudur: Bu merakın o kişinin nefsiyle bir ilgisi yok; o çevresindeki insanların hayatına, tercihlerine, yönelişlerine ilgi duymaktadır. Siyasete en ufak bir ilgi duymayan insanların, "kim aday olmuş kim olmamış" merakını bu derece yansıtmalarının nedeninin aslında sosyo-psikolojik bir özelliğimiz olduğunu düşünüyorum. Aslına bakarsanız "mahalle baskısı" denilen şeyin veya mahalle dedikodusunun bizim sosyolojimizde bir gerçek olmasının nedeni de birbiriyle irtibatlı bu hayatlardır.
***
Adaylık meselesine gelince. Bu başlı başına bir metafordur bizim ülkemizde. Seçim yaklaştıkça siyasete ilgi duyanlar aslında hiç renk vermezler. Sonra kanunla belirlenen süre başlar. Bu sürenin başlamasıyla birlikte müthiş bir hareketlilik ve heyecan da başlar. Birden etrafımız adaylarla dolar. Bu adayların birçoğuyla konuşursunuz. Adaylık harcını kolayca yatıracak bir ekonomik seviyeye sahip olmadığı halde, söz konusu para bulunup yatırılmıştır. O günlerde içleri titrer aday adaylarının. Kişinin onu aday yapacak partinin yöneticileriyle hiçbir bağlantısı yoktur. Veya vardır ama kendisine en ufak bir ümit ışığı verilmemiştir. Bütün bunlara rağmen bizim aday adayı kesin listeye gireceğine, milletvekili olacağına ve hatta bir bakanlık bile kapabileceğine inanmaktadır. Bu duygu, bu haleti ruhiye çok ama çok enteresandır. Aday adayı düşünür ki, adaylık onun müktesep hakkıdır. O milletvekili olmayı hak etmiştir. Aday adayının bu çok karmaşık iç dünyasını psikologların tanımlaması lazımdır ve bana göre tam bir tez konusudur.
***
Bu "aday olma" meselesiyle ilgili öyle örneklere şahit oldum ki, o insanlara güleyim mi, yoksa taktir mi edeyim bilemiyorum. Mesela, geçmiş seçimlerin birinde bir Anadolu şehrinde BBP'nin listesinin 8. sırasında yer alan bas baya aklı başında bir esnafın nasıl canla başla çalıştığını, arkadaşlarına, "Ankara'daki milletvekilleri lojmanlarında villa tipi evler mi daha rahat apartman mı daha rahat" diye sorduğunu hatırlıyorum.
Aday olduğu partinin o ilde bir milletvekili çıkarması dahi mümkün değilken, o 8. sıradan seçilmek için canla başla çalışıyor ve oturacağı milletvekili lojmanlarını düşünüyordu. Çoğu kez de önlenemez, hastalıklı bir tutku haline dönüşür adaylık. Adamın gayet iyi işi gücü vardır ama o milletvekili olmak istemektedir. Bu uğurda her şeyini vermeye hazırdır. Bu satırların yazarı danışmanlık yaptığı döneme ait öyle hatıralara ve gözlemlere sahiptir ki, en iyisi bu konuyu burada kapamaktır.
Siyasetin bu hastalıklı tarafını bir yana koyarsak, güzel olan bir şey vardır bu adaylık ve adaylar konusunda: İnsanlar barış içinde kendi hayatları için bir tercihte bulunuyorlar. Ülke yönetiminin içinde yer almak istiyorlar. Kendilerine güveniyorlar ve aday oluyorlar. İşte bu demokrasidir ve güzel bir şeydir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA