• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ÖZKAN BİNOL

Bizim de 'Sabiha Gökçen'imiz var!

ozkan.binol@sabah.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 09.01.2010, 00:00
'Amelia' bu haftanın yeni filmlerinden. Yalnız bu Amelia o bildiğiniz Amelie değil. Hani şu dünya şirini Audrey Tautou'nun oynadığı. Bu Amelia 'Atlantik'i tek başına geçen ilk kadın pilot Amelia Earhart. 1930'lu yıllardaki ekonomik krizde hem Amerika'nın kahramanı olmuş hem de kadınların her işte başarılı olabileceğini kanıtlamış öncü feministlerden. Amelia Earhart, yayıncı George Putnam ile sıra dışı bir ortaklık yapar. Bu ortaklık kısa bir süre sonra evlilikle sonuçlanır. Evlilikleri, Amelia'nin havacılıkta elde ettiği erken başarıların, şöhrete ve servete kavuşmasının da arkasındaki güçtür. Birbirlerine ihtiras, hayranlık ve büyük bir aşkla bağlı olan çiftin beraberliği Amelia'nin Gene Vidal adlı gençle yaşayacağı ilişki ile boyut değiştirir.

ATLANTİK'İ GEÇTİ
'Amelia' bir biyografi film. Beyazperdede bu kez de Atlantik'i ilk kez geçen ABD'li kadın pilot ve yazar Amelia Earhart'ın hayatını izliyoruz. Yaşadığı yıllarda daha çok erkeklerin tekelinde olan 'pilot'luk gibi bir işi alnının akıyla yapan 'Amelia' bununla da yetinmeyip hem Atlantik'İ geçiyor hem de uçakla dünya turu yapıyor. Amelia güzel bir kadın mı? Hayır, o karizmatik bir kadın. Bu nedenle de hem yakışıklı bir yayıcının eşi hem de çok yakışıklı bir gencin sevgilisi. 'Amelia'nın başarıları sadece erkeklerin başını döndürmüyor. Onun başarıları Amerika'nın da başını döndürüyor. Kriz ortamındakilere bir ışık, bir ümit oluyor. Adeta milli kahraman muamelesi görüyor. Toplumda kadınların önünü açıyor. Onun arkasından yüzlerce genç kadın pilotluk yapmaya başlıyor.
Amelia Earhart'ın hayatını neredeyse (satır satır okumak yerine) kare kare seyrediyoruz. Evlilikten dünya çapındaki başarılarına, yasak ilişkisinden ölümüne kadar her kare Amelia. Bu aslında tam bir biyografi. Durum bu olunca filmin temposunda da bir irtifa kaybetme söz konusu oluyor. Aslında Amelia'nin hayatından bir bölüm seçilip sadece onun üzerine film yoğunlaşsaydı çok daha başarılı bir film izleme şansımız olurdu.

OSCARLIK
'Amelia' dönem filmi olarak çok başarılı. Hilary Swank'ın 'Amelia' ile olan benzerliğinden başlayıp, dekordan kostüme kadar birçok şeyin kusursuz olduğunu söylemek mümkün. Tabii ki Swank'ın oyunculuğu da. Daha önce 'Erkekler Ağlamaz' ve 'Altı Milyon Dolarlık Bebek' filmi ile iki kez Oscar'ı kucaklayan oyuncu, yeteneğini sonuna kadar konuşturuyor. Bu performansa bir yerlerden mutlaka bir ödül gelmeli. Mesela üçüncü bir Oscar. Swank'a yayıncı 'George Putnam' rolünde Richard Gere, Gene Vidal rolünde de Ewan McGregor eşlik ediyor. Her ikisi de rolleri için çok doğru seçimler. 'Amelia'nın yönetmen koltuğunda ise Hintli Mira Nair oturuyor. 'Selam Bombay', 'Missisipi Masala', 'Muson Düğünü' filmleriyle ödüller alan 'Nair' filme sonuna kadar asılıyor. Hafif temposu düşük de olsa 'Amelia' ilgiyi hak eden bir film. Onların 'Amelia'sı varsa bizim de 'Sabiha Gökçen'imiz var. Kültür Bakanlığı desteklese, 'Ayşe Kulin' kaleme alsa, 'Bahadır Aktaş' yönetse nasıl olur?

Haftanın Filmi
Gir Kanıma

1982 yılında Stockholm'de geçen hikayede Oskar'ın hayatı , kendi yaşlarında bir çocuğun mahalleye taşınmasıyla değişir. Soğuktan pek etkilenmeyen bu beyaz yüzlü ve gizemli yeni komşu Eli ile Oskar arasında bir arkadaşlık gelişir. Fakat Eli'nin gelişiyle eş zamanlı olarak civarda cinayetler işlenmeye başlanır. Yeni arkadaşının bir vampir olduğunu öğrenen Oskar için arkadaşlığı korkusundan daha önemlidir. Korku filmi fanları için bire bir.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA