• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ÖZKAN BİNOL

Dikkat 'Salgın' var

ozkan.binol@sabah.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 22.10.2011, 00:00
Her filminde farklı türlerle karşımıza çıkan yönetmen "Steven Soderbergh" bu kez de -elini sallasan- her karesinde yıldıza çarptığın bir gerilim filmiyle karşımızda. "Salgın" filminde hızla yayılan öldürücü bir virüsü ve uzmanlarca bir panzehir geliştirmek için çabalanan süreci anlatan Soderbergh dünyanın sonunun geldiğini değil, insanoğlunun böyle bir krizi çözebileceğini iddia ediyor. Filmin hikayesi kısaca şöyle: Hızla yayılan bir virüs dünyayı etkisi altına almıştır. Önü alınmayan küresel bir felaket hızla ilerledikçe, dünyanın dört bir yanında tıp uzmanları hem bir tedavi bulmaya çalışmakta hem de ölümcül virüsten de hızlı yayılan paniği durdurmak için çabalamaktadır. Bu sırada salgın yüzünden temellerinden sarsılan toplumsal düzende insanlar da hayatta kalma mücadelesi vermektedir.

KARAKTERLER ÖNDE

Steven Soderbergh filminde olduğu gibi yine klasik olandan kaçıyor ve kendi özgü bir filme atıyor.
Yoksa bu kadar sıkı bir konu ve bol yıldızlı kadrosu ile istese şahane bir gişe filmi de yapabilecekken bundan imtina ile kaçınmış. Nefes nefese bir aksiyon filmi yerine karakterleri ön plana çıkarmayı tercih etmiş. Olaylar karakter odaklı olarak ilerleyip sonuçlanıyor. Virüsü alan ilk karakter olan Beth daha filmin başlarında ölüyor. Soderbergh sadece olaylar üzerinden filmini kurmadığı için Beth'in iş seyahatindeki küçük kaçamağı, Hong Kong'a giden doktorun bir kahramana dönüşmemesi gibi ayrıntılarla filmin içeriğini daha da zenginleştiriyor. Filmdeki ilginç karakterlerden bir diğeri de gazeteci. "Yazılı basının bittiğini" savunan bu blog yazarı ilaç firmalarının bu işten nasıl çıkar sağlayacağına dair çarpıcı iddialarda bulunuyor. Buraya kadar neredeyse filmin sözcüsü olan bu karakter filmin sonunda altın çanak diye millete yutturduğu ilacın sahte ve kendisinin de sahtekar olduğu ortaya çıkınca birden filmdeki manasını yitiriyor. Filmin bence en güzel yanı ABD'nin dış politikasını acımasızca eleştirmesi. Kendi ülkesinde olanların dışında hiçbir şeyle ilgilenmiyor Amerika. Hatta Uzakdoğu'ya gerçeğini değil, test niteliğindeki aşıları gönderiyor. Bu eleştiriyi sadece Amerika diye de bakmamak lazım. Avrupa'nın da yok bir farkı sonuçta.

ÖDÜLLÜ YÖNETMEN

Bol yıldıza rağmen "Salgın" filminin en önemli kozu kuşkusuz yönetmen Steven Soderbergh. 1989'da çektiği "Sex, Lies and Videotape" filmiyle sinemaya çok sıkı bir giriş yaptı. 80'ler Amerikası'na damgasını vuran "yuppie" hayat tarzını yalanlardan oluşan yüzeysel bir dünya olarak ele aldığı bu filmiyle Soderbergh hem Cannes'da Altın Palmiye kazandı hem de Amerika'da bağımsız filmlerin önünü açtı. Daha sonra çektiği "Kafka", "Gary's Anatomy" filmlerini çeken yönetmen Julia Roberts'a Oscar kazandıran "Erin Brockovich" ile geniş bir seyirci kitlesi ile buluştu. 2000 yılında çektiği "Traffic" filmiyle de kendisi Oscar'a uzandı. Her zaman filmlerinde yenlikler deneyen Soderbergh çağdaş Amerikan sinemasının en önemli temsilcilerinden biri. Oscarlı Gwyneth Paltrow, Kate Winslet, Marion Cotillard, Matt Damon gibi güçlü yıldız oyuncuların yer aldığı "Salgın" farklı bir film seyretmek (ve tanımayanlar için) Steven Soderbergh sinemasını keşfetmek için iyi bir fırsat.

Haftanın Filmi

Almanya'ya Hoş Geldiniz

Almanya 10 Eylül 1964'te bir milyonuncu misafir işçi olarak Hüseyin Yılmaz'ı kabul eder. Yıllar yılları kovalar ve Hüseyin ailesiyle birlikte Türkiye'ye temelli dönmek üzere karar verir. Böylece bütün aile hatıralar, tartışmalar ve barışmalarla dolu bir yolculuğa çıkar. Berlin Film Festivali'nde de gösterilen film gerçekliği, görselliği ve oyuncuların performansı ile dikkat çekiyor.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA