• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ÖZKAN BİNOL

Hiç bitmeyen sinema aşkı...

ozkan.binol@sabah.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 10.12.2011, 00:00
Usta yönetmen Martin Scorsese son filmi "HUGO" ile hem 3D filmlere sınıf atlatıyor hem de sinema tarihi içinde büyülü bir yolculuk yaptırıyor. Adını filmin kahramanı küçük delikanlıdan alan Hugo'nun konusu şöyle: Babası ölen Hugo, Paris'in Kuzey Garı'nda yaşamaya başlar. Yaşlı amcasından gardaki saatleri ayarlamayı öğrenen Hugo, zamanla onun yerine bu işi üstlenir. Bu nedenle ortalarda görünmemeye dikkat eder. Hugo'dan haberdar olan garın güvenlik görevlisi ise onu yetimhaneye göndermek için fırsat kollar. Bir gün Hugo gardaki oyuncakçının kızı ile tanışır. Isabelle'nin boynundaki kalp şeklindeki anahtar kolye onlara büyük bir maceranın kapısını açacaktır.
Hugo bir çocuk filmi mi? Bu filmle ilgili en çok tartışılan mevzuların başında bu geliyor. Hiç kuşku yok ki Scorsese öncelikli olarak çocuklara hitap ediyor. Fakat dahi sinemacı Melies'i hikayeye dahil ettikten sonra seyirciyi ters köşe yatırıp hiç büyümeyen çocuklara doğru bir seyir gösteriyor. Hugo'dan rol çalan Melies de filmin esas kahramanı oluyor.
Kim bu Melies derseniz hemen tanıtayım: Kendileri sinema sanatının kurucusu. İlk film stüdyosunu inşa eden, özel efektleri keşfeden, "Aya Seyahat" adlı ilk konulu filmi çeken bir dahi. I. Dünya Savaşı yıllarında iflas edince sinemayı bırakıyor ve çektiği bütün filmleri yakıyor. Ekonomik olarak dara düşünce de arkadaşları ona Paris tren garında bir oyuncakçı dükkanı açıyor.
Filmin kahramanı Melies olunca doğal olarak sinema tarihine doğru bir macera da başlamış oluyor. Martin Scorsese, Lumiere Kardeşler, Melies, automaton (robot), sessiz filmler, camdan stüdyo gibi yedinci sanatın ilk yıllarını sinemanın şimdiki olanaklarından - özellikle 3D'den- yararlanarak sinema perdesine keyifle yansıtıyor. Filmde "Trenin Gara Girişi "(sinema tarihinde ilk film olarak kabul edilir ) ve "Aya Seyahat" gibi sessiz sinemanın klasiklerini (yeniden çevrim bile olsa) izlemekse adeta bir şölen.
Hugo'nun sanat yönetimi ve görsel efektler ile yakaladığı estetik çok az filmde rastlayabileceğimiz yetkinlikte. Kahramanımız Hugo'nun yaşadığı tren garından oyuncakçıya, gar yolcularından ışıklar içindeki Paris'e kadar Scorsese öyle bir atmosfer yaratmış ki, kendinizi bu büyülü dünyaya kaptırmamanız imkansız. Filmde bir de sürpriz figüran var: Johnny Deep. (Onu keşfetmek de sizden)

SCORSESSE FARKI

Hugo'nun her karesinde yönetmen Martin Scorsese'nin sinema aşkını görmek mümkün. "Taksi Şoförü" filmiyle 11 dalda Oscar adayı olan ve Cannes'da Altın Palmiye'yi alan Scorsese, "Öfkeli Boğa", "Sıkı Dostlar", "Korku Burnu", "Havacı" gibi filmlerle sinemaseverlerin her zaman gözde yönetmeni oldu. "Köstebek" filmi ile Oscar'a uzanan yönetmen "Zindan Adası" filmiyle kara film türüne yeni bir bakış açısı getirdi. Bir yıldan fazla üzerinde çalıştığı "Hugo" için 1950'lerden günümüze kadar yapılmış üç boyutlu filmleri izleyerek hazırlanmış. Sonuçta onun 3D'yi nasıl doğru kullandığını filmde hemen görüyoruz. Tabii ki sinema perdesinden salona yansıyan sinema aşkını da.
Hugo'daki oyuncu seçimi de tam isabet. Melies roündeki "Ben Kingsley" ikinci Oscar'ına uzanabilir. Borat'la tanıdığımız Sacha Baron Cohen, çocuk oyuncular Asa Butterfield ve Chloe Grace Moretz, kısacık rolünde Jude Law şahane performanslarıyla göz dolduruyorlar.
Hugo benim bugüne kadar seyrettiğim en iyi filmlerden biri. Martin Scorsese'nin sinemaya adeta saygı duruşunda bulunduğu bu filmi kesinlikle kaçırmayın. Oscar'da da adını sıkça duyacağız gibi...

Haftanın Filmi
Jane Eyre

Öksüz kalan Jane Eyre halası tarafından yoksul kızların gittiği bir okula gönderilir. Buradan da öğretmen olarak mezun olur. Bir süre sonra da Edward Rochester'ın malikanesinde mürebbiyelik yapmaya başlar. Jane, giderek hayal bile edemeyeceği zorluklar ve acılar yaşayacak, beş parasız ve evsiz barksız kalacak, erkeklerin egemenliğindeki bir dünyada bir kadının tek başına ayakta kalabileceğini kanıtlamak için savaşacaktır. Charlotte Bronte'nin aynı eserinden başarılı bir uyarlama. Klasiklerden hoşlananlar kaçırmasın.



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA