Bazı büyük öğretmenler, Evren'in işleyişini anlatan hikayeler oluşturdular. Hikayelerindeki bilgelik, asırlar boyu kuşaktan kuşağa aktarılarak efsaneleşti. Günümüzün insanlarının çoğu ise, bu hikayelerin özünde, hayatın en temel gerçeğinin gizli olduğunu hala bilmiyorlar.
Secret kitabının, "Sır Nasıl Kullanılır?" bölümünde yazılı bu satırlar. Örnek olarak da Alaaddin'in Lambası hikayesini veriyorlar.
Alaaddin'in lambası hikayesini düşünün. Alaaddin lambayı alır, ovalar ve Cin lambanın içinden çıkar. Cin sürekli aynı şeyi söyler:
"Dileğin benim için emirdir."
Hikaye dilden dile aktarıldıkça dilek sayısı üç olmuşsa da, geriye, efsanenin doğuşuna doğru iz sürdüğümüzde dileklerin nitelik ve niceliği konusunda herhangi bir sınırlama olmadığını görüyoruz.
ÇEKİM YASASI
Yani diyor ki dünyayı sarsan Secret kitabının yazarları:
"Cin burada Evren'i temsil ediyor. Birçok gelenekte, kutsal koruyucu meleğiniz ya da yüksek benliğiniz gibi birçok farklı adla anılmış olsa da, bizden büyük, yüce bir varlık olduğunu konusunda hemfikir olunmuştur. Bu yüzden bizler ona istediğimiz adı verebiliriz. Siz de kendinize en uygun tanımlamayı seçebilirsiniz.
Çünkü Cin çekim yasasıdır ve sizin düşündüklerinizi, konuştuklarınızı ve yaptıklarınızı izlemek için daima işbaşındadır.
Cin üzerinde düşündüğünüz, konuştuğunuz ve etkilediğiniz her şeyi istediğinizi varsayar. Siz düşünürsünüz, o gerçekleştirmek için gücünü kullanarak, insanlar olaylar ve durumlar aracılığıyla Evren'i harekete geçirir.
İlk adım istemektir.
Dolayısıyla isteyin, Evren'e komut verin ve istediğinizi bilmesini sağlayın.
İkinci adım inanmak.
İstediğinizi elde ettiğinize inanın. İstediğiniz şeyin onu Evren'den istediğiniz andan itibaren sizin olduğunu bilmelisiniz. Huysuzlanıp kaygılanmayın. Eksiklikleri üzerinde düşünmeyin.
Üçüncü adım almak.
İstediğinizi aldığınıza inanın, onu gerçekten almak için yapmanız gereken şey, kendinizi iyi hissetmekten ibaret. Evren'e güvenin.
Yeni yılda Alaaddin siz olun, lambanızdan Cin'i çağırın ve isteyin...
Ayların isimleri
Nurullah Aydın, Roma takviminde ayların, gündüz ve gecenin eşit olduğu, hayatın başlangıç zamanı olarak kabul edilen Martius (Mart)'tan başladığını yazmış gönderdiği yazıda. "Aprilis (Nisan), Maius (Mayıs), Junius (Haziran), Quintilis (Temmuz), Sextilis (Ağustos), September (Eylül), October (Ekim), November (Kasım) ve December (Aralık) idi. 60 gün daha sonra Janarius (Ocak) ve Februarius (Şubat) adlı iki ay daha eklenerek takvim tamamlandı."diyor.
MilTakvim ilk olarak Jülyen Takvimi, adı ile MÖ 46 yılında Roma İmparatoru Julius Sezar tarafından yapılmış. Bu tarihte yılbaşı Mart'tan Ocak'a alınmıştır. Romalılar daha sonra Quintilis (Temmuz) ayının adını July, Sextilis (Ağustos) ayının adı August yapıldı.
Biz de 1 Ocak 1926'dan itibaren kullanmaya başlamışız bu takvimi ve ayların bazılarının isimlerini değiştirmişiz. Üçü Türkçe, dördü İbranice, üçü İngilizce, biri Arapça, biri Süryanice.
Bildiğiniz gibi Mart, Mayıs, Ağustos (Batı/ingilizce), Şubat, Nisan, Eylül, Temmuz (İbranice) Kasım (Arapça), Haziran (Süryanice). Türkçe olanlar ise Ocak, Ekim ve Aralık.