• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Dizilerdeki kadın klişeleri

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 03.10.2012, 00:00
Eskiden Yeşilçam filmlerinde, şimdi de televizyon dizilerine yerleşmiş bazı klişeler vardır; örneğin zenginlik ve beraberinde gelen batılı yaşam tarzı demek, parçalanmış, kopmuş aileler, aile birliğinin olmaması anlamına gelir.
Zengin kız veya oğlanın ailesinde sevgi yoktur, herkes kendi alemindedir; baba kendine işine vermiş ve gözünü para bürümüş, katı bir adamdır, anne ilgisizlikten dolayı kendini içkiye veya kumara kaptırmış, bunalımlı bir kadındır, çocuklar da hem anne hem baba ilgisizliğinden kendilerini eğlenceye kaptırmış, her dakika evde parti veren ya da sürekli diskoya, kulübe giden, içki içip dans eden tiplerdir.
Buradan çıkan sonuç; "Modern yaşam insanı bozar" klişesidir. Çalışan kadın da öyle. Çalışan kadın çocuklarına bakamaz, aile birliğini koruyamaz. Çalışan kadının çocukları sevgisizlik ve ilgisizlikten problemlidirler, derslerine çalışmaz, okulda sürekli sorun çıkarırlar, kocalar da mutluluğu dışarıda ararlar. Bu anneler öyle annelerdir ki, çocuklarının sorunlarıyla da ilgilenmez ve çözüm olarak onları başlarından atmayı seçerler.

GELENEKÇİ KADIN

Bu klişeyi son olarak "Sultan" da izledik. Sultan ki, bir kadının "birinin annesi, kızı, kardeşi, karısı" olmadan da "varolabileceğini" gösteren ender dizilerden biri olduğu için sevdiğim bir dizi. Hem bu nedenle hem özgün diyalogları nedeniyle çok da sevilen bir dizi. Seyredenlerin çoğu da modern ve laik diye eleştirdiğimiz kesim ayrıca.
Bu dizide kadınlar Sultan dışında pasif kadınlar. Güçlü değiller. Sultan da pasif de sonradan aklı başına geliyor, "Öyle Bir Geçer Zaman ki"nin Cemile'si gibi. Kadının yerinin evi olduğuna inanmış kadınlar bunlar, bir kadının başında mutlaka kocası bulunması gerektiğini düşünüyor ve kocaları ne derse o olur mantığıyla hareket ediyorlar. Karşı çıkmak, görüşlerini belirtmek yok. Kocaları yanlış da yapsa, kader diye boyun eğiyorlar. Yıllar sonra yaptıklarının yanlış olduğunun farkına varıp, bir şeyler yapmaya çalışmaları da anlamlı ama kadınlara verilen mesaj yine aynı; ezik, pasif olmayın ama çok da asi olmayın! Çalışın, paranızı kazanın ama başınızda bir koca olsun! Ona hürmet edin, onu ezmeye kalkışmayın, kendinizi de işinize çok kaptırmayın, çocuklarınızla ve ailenizle ilgilenmeyi de ihmal etmeyin!

MODERN KADIN
Yoksa Pınar'ın annesi gibi olursunuz! Öğrendik ki Pınar'ın Diyarbakır'a gelmesinin nedeni annesiymiş! Annesi bencil, sorumsuz bir kadın. Kızıyla ilgilenmemiş, ilgilenmeyi de kesmiş. Ona göre kızı çok sorunlu, o da başa çıkamamış ve bir anlaşma yapıp, birbirlerinin hayatına karışmama kararı almışlar, o yüzden de karışmıyor. Sultan'a göre bu durum kabul edilir bir durum değil ve Sultan'a göre bu anne, anne değil. Elbette bir anne, ne olursa olsun çocuğuyla ilgilenmeli, zor gününde yanında olmalı ama bu annenin İstanbullu olması, modern ve laik olması, verilmek istenen mesajla örtüşüyor.
Şehirli kadın bencildir, kendisini düşünür, çocuklarıyla ilgilenmez, kocası veya sevgilisi çocuğundan önce gelir vs...
Değil tabii. Çalışan kadınların profiline baktığımızda çoğunun modern yapıyı benimsemiş ama geleneklerine bağlı, muhafazakarlığını koruyan, aile değerlerini önemseyen ama kendisi olmak isteyen kadınlar olduğunu görüyoruz. Ve aralarında Ceo, siyasetçi, girişimci olan bu kadınlar için öncelik her zaman çocukları. Bir tercih yapmaları gerektiğinde işlerinden değil, çocuklarından yana oy kullanıyorlar.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA