• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Ege'nin başladığı yer

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 08.09.2014, 00:00
En sevdiğim aylardan biridir Eylül. Tatil de bir başka güzeldir bu ayda. Sakindir her yer. Ve sessiz. Okullar açılacağı için çocuklu aileler yazlık bölgeleri terk ettiğinden, ya emekliler sahil kasabalarının tadını çıkarıyor ya da yeni evliler. Geç ısınan deniz de Haziran veya Temmuz aylarına göre daha sıcak. Tek kusur güneşin erken kararması olabilir. Ama gün batımından itibaren de denizin ve sahilin tadı da bir başka.
Kısacası imkanınız varsa Eylül'de tatilin tadını çıkarın. Ben öyle yaptım. Basın Konseyi'nin yüksek kurul toplantısı sebebiyle Küçükkuyu'daydım. Küçükkuyu Çanakkale'ye bağlı, denizi, havası, suyu, zeytini ve zeytinyağı ile ünlü, mitolojik tanrıların yaşadığı efsanevi Kaz (İda) Dağları'nın eteklerinde küçük bir kasaba. Ege'nin başladığı yer diye anılıyor.

Oksijen deposu

Belediyenin hazırladığı kitapçıkta şunları yazıyor: "Ege denildiği anda akla binlerce yıllık tarih, kültür ve sanat gelir. Ege denildiği anda akla yeşilin bin bir tonuyla özdeşmiş göz alıcı yeşillerin arasından, barışın simgesi zeytinimiz, gökyüzünün bile kıskandığı masmavi denizi gelir. Ege denildiği an akla bütün güzellikleri ile Ege'nin başladığı yer Küçükkuyu gelir."
Bozulmamış doğası, tertemiz denizi ve bol oksijeni ile yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken bir yer. Özellikle de Kaz Dağları.
Bu dağlarda oksijen neden bol? Yine belediyenin kitapçığına bakarsak şunları yazılı: Ormanlar yaz aylarında sıçaklığı 5-8 derece düşürür, kışın da 1-3 derece yükseltir. Bir hektar çam ormanı 40 ton toz emer. 25 metrelik bir kayın ağacı saatte 15 kg. oksijen üretir. 100 yaşındaki bir kayın ağacı saatte 40 kişinin çıkardığı karbondioksiti yok eder. Ayrıca 30 bin litre su çeker ve erozyonu önler. Bir aracın egzozundan çıkan gazlarla kirlenen havayı temizlemek için yılda 17 ağacın ürettiği oksijene ihtiyaç vardır. Bu açıdan Kaz Dağları'nın eteklerindeki zeytin, çınar, meşe ve kayın ağaçları Küçükkuyu ve bölge halkı için birer oksijen çadırıdır.

Müze ve kaplıca
Belediye başkanı Cengiz Balkan, "Küçükuyu'da yorgunluk hissetmeniz imkansızdır" diyor ve "Yorucu bir gün geçirdikten sonra 3-4 saatlik bir uykuyla kendinizi çok genç ve dinç hissedebilirsiniz" diye de ekliyor. Gerçekten de bütün gün civar köyleri gezmemize rağmen yorgunluk nedir hissetmedik. Unutmadan söyleyeyim Kaz Dağları oksijen oranı bakımından Alplerden sonra dünyanın ikinci bölgesi. Küçükkuyu, ülkemizde türünün ilk örneği olan "Zeytinyağı fabrika müzesi"ne de ev sahipliği yapıyor. Müzede eski zeytinyağı presleri, zeytin toplama aletleri, taşıma ve saklama kapları, çeşitli folklorik objeler bulunuyor. Ayrıca geleneksel usulde zeytinyağı ve sabun yapma teknikleri de açıklamalı olarak sergileniyor.
Bölgede bulunan Zeus Altarı (sunağı) ve Afrodit kaplıcaları da görülecek yerler arasında. Kaplıcanın hikayesi şöyle: İlyada destanına göre Zeus hastalanan güzellik tanrıçası Afrodit'i yanından uzaklaştırır. Afrodit, İda dağında bir mağaraya konulur. Bu mağarada 42 derece sıcaklıktaki suda yıkanan Afrodit eski güzelliğine kavuşur. Zeus'un yanına da bir daha dönmez.
Belediyenin önündeki alana konulan "Mübadele anıtı" ise bölgenin tarihine tanıklık eden önemli bir heykel.
Kısacası Kuzey Ege'yi gezmenin tam zamanı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA