• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Taraf olmadan tartışalım

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 03.10.2014, 00:00
Neden hep aynı şeyleri tartışıyor ve bir uzlaşmaya varamıyoruz? Örtünme konusu mesela. Türbanın serbest olması konusunda epey yol alındı. Bugün her yerde türbanlı kadınları görüyoruz. Meclis'te bile. Ama ortaokullarda da serbest olması eski tartışmaları yeniden alevlendirdi. Çünkü türban meselesi bir simge. Kadın bedeni daima bir simge durumundadır ataerkil sistemde. Örneğin Osmanlı toplumunda kadının örtünmesi bir simgeydi, Cumhuriyet toplumunda ise kadının örtünmemesi. "Tek Tanrılı Dinlerde Kadın" adlı kitabında bu konuyu ele alan siyaset bilimci Prof. Dr. Fatmagül Berktay, "Türban ataerkilliğin kadınların üzerindeki en somut simgesidir ve İslam'la ilgisi yoktur. Bizans'ta da vardır, Mezopotamya'da da. Dinler bunu alır, kutsallık haresi ile donatır, değişmezlik yaratırlar. En tehlikeli yan da budur" diyor.

ATAERKİL SİSTEM

Türban esas olarak sahipli korunan bir erkeğin koruması altındaki kadın ile korunmaya sahip olmayan kadını ayırmaya yarayan bir simge. Eski toplumda cariyelerin ve kölelerin başı örtülü sokağa çıkması yasaktı. Çıkarlarsa kulakları ya da burunları kesiliyordu. Onların başı açıktı, çünkü onlar herkesin kullanımına açık insanlardı! Buna karşılık örtülü kadın sahipli kadın anlamına geliyor. Bir erkeğin; bu koca, kardeş, baba, aşiret olabilir, onun koruması altında olduğunu gösteren bir simge. Bugün türban, demokrasi gibi tartıştığımız pek çok sorunun temelinde işte bu ataerkil zemin yatıyor. Gelişmiş ülkeler sınıfına dahil değilsek; sporda, bilimde, sanatta gerilerde yer alıyorsak bunun sebebi de ataerkil düşünce anlayışı. Kadına uygulanan şiddetin, her gün kadınların en yakınları tarafından öldürülmelerinin altında da bu anlayış yatıyor. Yani kadına değer vermeyen, kadını erkeğin malı olarak gören zihniyet. Ataerkil sistemde kadınlar ve çocuklar, aile reisinin yani erkeğin himayesi altındadır. Himaye altında olmak demek, onların mülkü olmak anlamına da gelir.

TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ

"Roma hukukuna göre, bir şeye sahipseniz, onu yok etme, kiralama, rehin verme hakkına da sahipsiniz" diyor siyaset bilimci Fatmagül Berktay. Bu eski Babil, Asur yasalarından beri var olan bir anlayış. Bütün dinlerde var. Dinlerden önce de var. 8000 yıl evvelinde de vardı. Dinler bunu alıp kutsallaştırdı. O zaman tartışılmıyor, sorgulanmıyor. Tartışınca taraf olunuyor. Eğer bu ataerkil zemin üzerine gitmezsek, töreye, şiddete, türbana; doğuda, mahallede kapanıp kalmış kadınların sorunu diye bakarsak, mahalle baskısı da denilen ataerkil sistem hep bizimle birlikte olur. Bu nedenle taraf olmadan, kamplaşmadan tartışmamız ve mücadele etmemiz gerekiyor. Cinsiyet rollerini sorgulamalıyız. Kadının eve, erkeğin dışarıya ait olduğu düşüncesini yıkmalıyız. Kadın bedenini simge olmaktan çıkarmalıyız. Erkeğin kadını, kadın bedenini denetlemesine izin vermemeliyiz. Kadını ailenin bir üyesi değil, bir birey olarak görmeliyiz. Korunmaya değer bir varlık değil, özgür bir insan olarak. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmalıyız. Bunları çözersek, diğer sorunları daha kolay çözeriz. Bu sorun sadece kadının değil, erkeğin de sorunu. Hep birlikte çaba göstermeliyiz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA