Yıllardır perşembe günlerine "Kurtlar Vadisi" damgasını vurmuş durumda. Birkaç haftadır onun tahtını sallayan "Kocamın Ailesi" ise diğer dizinin tam zıddı, dramatik ve komedi öğeleri ağır basan, hem güldürüp hem ağlatan, sadece erkeklerin değil, ailenin tüm bireylerinin bir arada seyrettiği bir dizi. Eski Türk filmleri tadında. Evin küçük kızı Pelin'i oynayan Beren Gökyıldız, günümüzün Ayşecik'i olarak tüm izleyicinin kalbini kazanmış bulunuyor. Sessiz ve derinden gelerek zirveye yerleşen bu dizinin benim için bir özelliği daha var. O da yapımcısının kadın olması. Erkek ve kadın işi ayrımlarının yapıldığı günümüzde genelde erkek işi olarak görülen ve erkeklerin tekelinde olan sektörün nadir kadın yapımcılarından biri, Banu Akdeniz. İkibinli yıllardan beri bu sektörün içinde. İşin alaylılarından. Kasımpaşa'da doğup büyümüş. Trabzonlu bir baba ile Arnavut annenin kızı. Aile, özellikle baba kızının gecesi gündüzü belli olmayan ve ne yaptığını hiç anlayamadığı bir işte çalışmasını istememiş. Yapım asistanı olarak Prima TV'de işe başlayan Banu Akdeniz, yaşıtlarından üç misli para kazanarak atv'ye geçmesine rağmen babasının gözüne hiç girememiş. Pek çok ailede olduğu gibi arada duran anne, kızına destek olmuş. Bu onay almama durumu halen içinde bir yara.
KENDİNİ İSPAT
Sadece babaların değil, sektörde çalışanların da kadınlara uygun görmediği yapımcılık işinde kendini ispatlamak için epey bir mücadele gerekiyor. Banu Akdeniz de bu mücadeleden nasibini alanlardan. Ama zoru sevmesi, inatçı ve hırslı olması, "yapamazsın" diyenlere karşı daha çok bilemesi sayesinde bugünlere geliyor. Başarı öykülerinin hemen hepsinde olduğu gibi inişler ve çıkışlar var. 22 yaşında kendi şirketini kuruyor. Televizyon filmi, casting ve organizasyon işleri alıyor. Çok para kazanıyor ama çok da kaybediyor. Borçlarını yeniden borçlanarak, yani pes etmeden yeni işler yaparak ödüyor. Hayatında pek çok dönüm noktaları var. Biri, yanında çalışmak istediği bir yapımcının eşinin görünümüne bakarak küçümsemesi. Hırsından gece gündüz çalışarak işin üstesinden geliyor, bir önceki işinden aldığı paranın yarısından azını kabullenerek hem de. İkinci dönüm noktası AK Parti'nin temsilcisi olarak Siyaset Meydanı'na katılması. Henüz partinin kurulma aşamasında başı açık ve sarışın bir kadının AK Parti'yi savunması herkesi şaşırtıyor.
SİNEMA FİLMLERİ VE DİZİLER
Programın ertesinde herkes ondan söz ediyor ama akabinde işlerini kaybediyor. Bir diğer dönüm noktası "Şakarazi" programında birlikte çalıştıkları yönetmen Alper Mestçi'nin elinde senaryo kapısını çalması. Senaryonun konusunu soruyor Mestçi'ye. "Bir cinin aşk hikayesi" demesi filmi yapmaya karar vermesine neden oluyor. "Musallat" filmi 360 bin seyirciyle yüzünü güldürüyor. İkincisi 600 bini geçiyor. Ama bu piyasada risk hep var. Nitekim üçüncü film "Şeytanın Papucu"yla zarar ediyor. Onun zararını "Sizi Seviyorum"la gideriyor. Ve dizi serüveni. İlk dizisi Avrupa Avrupa. TRT'de yayınlanan dizi iyi reyting almasına rağmen (halen TRT'de gösteriliyor) 91. bölümde yayından kaldırılıyor. Büyük bir hayal kırıklığı Banu için. Haksızlığa uğradığını düşündüğü için hala kırgın. Avşar filmin sahibi Şükrü Avşar'la tanışma da bir başka dönüm noktası.. Onun yanında çalışarak çok şey öğreniyor ve Kocamın Ailesi'nin başarısında da bunun payı olduğunu söylüyor. Yayınlandığı günden beri çıkışta dizi. Ve bu senenin flaş işlerinden biri. 36 yaşında Banu Akdeniz. Çok genç. Çok da güzel bir kadın. Sette görenler oyuncu zannedebilirler. Genç ve güzel bir kadın olmak avantaj gibi değerlendirilir ama aslında dezavantaj. Banu da genç ve kadın olmanın dezavantajlarını yaşamış biri. Görselliğinin hep başına dert olduğunu söylüyor. Bir erkeğin kanatları altına girmeden kendini ispat etmek kolay değil. Erkek dünyasında kendini korumak ise başka bir zorluk. Hep kalkanlarını takmak zorunda. Ya da farklı zıhlara bürünmek. Bunları da bir başka yazıda tartışırız.