• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Nasıl bir annelik?

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 09.01.2015, 00:00
Bağlılıkla bağımlılık sıkça karıştırılan iki kavram. "Sevme Sanatı" adlı kitabında Erich Fromm, bağlılığa örnek olan gerçek sevginin bağımlılıktan çok farklı olduğunu şu sözlerle vurgular: "Sana ihtiyacım olduğu için seni sevmiyorum, seni sevdiğim için sana ihtiyacım var."
Sevdiğimiz birini özlemek, onunla birlikte olmaktan mutlu olmak başka bir şeydir, "Onsuz yapamamak" başka. İlki bağlılık ve sevgidir, ikincisi bağlılık ve sevgiden çok, bağımlılık duygularını içerir.
İnsan bağımlı doğar ve anneden göbek bağının kesilmesiyle de bağımlılık bitmez. Ve hiçbir canlı insan yavrusu kadar uzun bir süre bir başkasına muhtaç yaşamaz.
İlk altı ay içinde anneyi kendisinin bir uzantısı olarak algılayan çocuk, bir buçuk-iki yaşlarında anneden ayrımını yapmaya başlar. Ve zaman içinde onun uydusu olmaktan çıkıp kendi başına bir dünya olduğunu keşfeder.
Konuşmayla başlayan ben/sen ayrımı, yürüme ve koşmayla başlayan anneden uzaklaşma, tekrar ona koşma deneyimleri, küçük bir çocuğun bağımsızlığa geçişinin ilk provalarıdır.

Güven ve sevgi
Anne, çocuğun ondan uzaklaşmasına kızar veya küserse, çocuk, adımlarını geri atar. Çünkü annenin sevgisi ve onayı onun için her şeyden daha önemlidir. Aynı şekilde aşırı korunmuş ve uzaklaşmasın diye tehlikelerle dolu gördükleri dünyayı keşfetmekten çekinirler. Korunabilmek için yine anneye sığınırlar.
İşte bu ilk denemelerde önemli olan çocuğun güvenilir ortamlarda anneden uzaklaşabilmesine izin vermek, geri döndüğünde ise anneyi bıraktığı yerde bulabilmesidir.
Anne veya onun yerine geçen kişi çocuğun ilk referans noktası, benliği algılamasında ilk ayna, çevresine açılabilmesi için gereken ilk pusula gibidir. Bir buçuk iki yaşlarında, yani çocuğun ayrımını yapmaya başladığı yıllarda anneden veya ona bakan kişiden ani kopuş, çocukta depresyona neden olacak güçtedir. Henüz ayrılığa hazır değildir çünkü.
Bu satırları psikolog Fatma Torun Reid'in "Unutkan Erkekler-Hadileyen Anneler" adlı kitabından aldım. Yaşamın içinden psikolojileri ele alan kitapta anne-baba ve insan olarak yaptığımız yanlışlara değiniliyor ve önerilerde bulunuluyor. Bağlılık ve bağımlılık konusu da büyük önem taşıyor. Bizim ülke olarak sorunumuzun da çocuklarımızı bağlılığı bilen bireyler olarak değil bağımlı bireyler olarak yetiştirmemiz.

Nitelik mi, nicelik mi?
Çünkü bu ince bir konu. Çocuğun anneden kopuşunun zamanında olması gerekiyor ve ona güven duygusunu hissettirerek yapılması. Bunun için de annenin mutlu ve huzurlu olması. Kendi hayatına kendisinin karar vermesi. Anne olmaya, kaç çocuk doğuracağına ve nasıl doğum yapacağına ve anne olduktan sonra çalışıp çalışmayacağına, çocuğuna nasıl bakacağına vs...
Çocuğun anneye ihtiyacı var diye annenin çalışmaması ve 24 saatini çocuğa ayırması gerekmiyor. Ayrıca zaten çocuklarımızın büyük bir çoğunluğunu evde oturan anneler büyüttüğü halde bağlılık ve bağımlılık sorunu yaşıyoruz. 24 saat anneyle haşır-neşir olunduğu için anneye bağımlı oluyor kız ve erkek çocukları. Evlendiği halde evin anahtarını taşımayan erkekler, anne tarafından karşılanmaya alıştıkları için, belki de hallolmamış bir bağımlılığı yaşıyorlardır. Dolayısıyla sorun anneyle çocuğun sevgi ve güven dolu ilişkisinde. İhtiyacı olduğunda yanında olabilmekte. Bunun için de gereken tek şey: Kadının anne olup olmayacağına ve nasıl bir anne olup olmayacağına kendisinin karar vermesi. Toplumsal dayatma ve baskılardan uzak olması. İster 24 saatini ona ayırır, ister dışarıda çalışmaya devam eder, isterse çocuk yapmaz.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA