Komünizmin kurucusu Karl Marks, tam olarak bunu mu öngörmüştü bilmem ama; Türkiye ve Kuzey Irak, altyapının üstyapıyı belirlediği tarihi bir dönemeçten geçiyor.
Ortadoğu'nun tam da Türklerle Kürtlerin bir arada yaşadığı bölgelerinde; ekonomi daha önce hiç olmadığı kadar siyaset ve kültürel iklimi belirliyor. Bunu nereden mi çıkardık?
Tabii ki ihracat rakamlarından...
***
Türkiye, Almanya'dan sonra en çok ihracatı Kuzey Irak'a yapıyor. Büyük bölümünü Kuzey Irak'a gerçekleştirdiğimiz Irak ihracatımız, son 1 yılda yüzde 30 büyüyerek 10 milyar 830 milyon dolara yükseldi. 2015'te Irak'ın ihracatta birinci sıraya gelmesi, 2023'te ise Türkiye'nin bu ülkeye ihracatının 50 milyar doları bulması bekleniyor...
Hükümetin Kürt meselesinin çözümü için başlattığı girişimin perde arkasında böylesine 'tamamen duygusal' etkenler de var. Türk ekonomisi yönünü yaşlı, yorgun ve krizlerle boğuşan Avrupa'dan; genç, dinamik ve tüketmeye hevesli Kuzey Irak'a çeviriyor. Bölgedeki dükkanlar, alışveriş merkezleri Türk mallarıyla dolu... Birbiri ardına yükselen şık ve modern binaları Türk müteahhitleri inşa ediyor. Kuzey Irak'ta tankla, tüfekle değil; ekonomik gücümüzle şimdiden epey bir yol aldık... Üstelik içerde terör belasıyla uğraşırken başardık bunu...
Kuzey Irak deyip geçmeyin... Dünyanın gözü o bölgede... ABD, Avrupa, Çin, Rusya ve İran'ın ayrı ayrı hesapları var Kuzey Irak'ta... Ta birinci Körfez Savaşı'ndan bu yana üstelik... Öcalan'ın Suriye'den çıkmak zorunda kalması, Avrupalı dostlarımız ve Rusya'nın ona sığınacak yer bulma uğraşları...
Hepsi Kuzey Irak'taki iktidar mücadelesinin yansımalarıydı. 115 milyar varillik Irak petrollerinin yarısı o bölgede... 1 trilyon dolarlık doğalgaz rezervlerine sahip olduğu tahmin ediliyor.
İşte Türkiye, böylesine stratejik öneme sahip bir coğrafyada, tarihten ve kültürel yakınlıktan kaynaklanan avantajlarını da kullanarak pozisyon alıyor. Kimileri bunu anlamak ve kabullenmek istemiyor ama bölgede söz sahibi olmanın yolu, Ortadoğu'nun 4 ülkesinde yerleşik Kürtlerle barışmaktan geçiyor.
***
İmralı tutanaklarını kimin sızdırdığı da Öcalan'ın zırvalamaları da işin teferruatı. Tarih Türkler ve Kürtler'e 21. yüzyılın fırsatını altın bir tepsi içinde sunuyor. Elbette bu durumdan rahatsızlık duyanlar, süreci provoke etmek isteyenler olacaktır.
İşe tutanakları sızdırarak başladılar, devamını getirmeleri muhtemeldir... Bölünme paranoyaları ve sözde milliyetçilik tartışmaları ile istedikleri etkiyi yaratamadılar. Sıra taşeron örgütlere ihale edecekleri silahlı eylemlerde...
Aman dikkat...