'Ne çektin be' pespayeliğine bulaşmak istemem ama CHP Genel Merkezi ile İzmir'in ilişkisini bundan iyi anlatan başka bir ifade yok.
CHP yönetiminin başını ne İstanbul, ne Ankara, ne de ulusalcı-yenilikçi kavgası İzmir kadar ağrıtmıyor.
Aziz Kocaoğlu'nun barışa destek amacıyla Diyarbakır'a yaptığı çıkarma, CHP'de zaten hiç eksik olmayan krizlere bir yenisini daha ekledi.
Bu seyahat CHP için tam bir milat oldu denilebilir...
İzmir ekibinin Diyarbakır seyahatinden sonra partide hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı aşikar...
Kocaoğlu, Diyarbakır'dayken Birgül Ayman Güler ve Aytun Çıray'ın İzmir'den verdiği mesajlar yeterince açık...
CHP yönetiminin hep üzerini örtmeye çalıştığı ulusalcı-yenilikçi kavgasında artık mızrak çuvala sığmıyor...
Her iki grup da kartların daha açık oynanacağı, parti içi dengelerin eskisi kadar gözetilmeyeceği bir aşamaya geçti.
Dün sabah saatlerinde Kemal Bey'in bu ziyarete ilişkin görüşlerini almak istedim.
Benden önce birçok gazeteci aynı konuyla ilgili CHP'yi aramış.
Kemal Bey, Burdur'a yola çıkmadan önce basın danışmanı aracılığıyla şu aşamada bu ziyarete ilişkin bir değerlendirme yapmaya gerek duymadığını bildirdi...
Öğleden sonra telefonda Parti Sözcüsü Haluk Koç'la görüştüm...
Ziyareti nasıl değerlendirdiğini sordum...
"Beni CHP'nin Sayın Genel Başkanı'nın söylemleri, partinin tüzüğü ve programları bağlar" diyerek başladı anlatmaya...
Koça'a göre CHP toplumun her kesimi ile kucaklaşmak zorunda olan bir parti.
Ancak bunun belli koşulları ve yöntemleri var...
"Ne gibi pazarlıkların yaşandığı belli olmayan bir süreçte her CHP'li çok dikkatli ve ince eleyip sık dokuyarak siyaset yapmalı. Genel Başkan'ın söylemleri, partinin programları ve yaşadığımız dönemin duyarlılıkları dikkate alınmalı " diyor Koç...
Bu sözler Kocaoğlu'na yönelik dostane bir mesaj mı, yoksa üzeri örtülü bir uyarı mı?
Yorum sizin...
Vekiller ne diyor?
Kocaoğlu'nun Diyarbakır ziyaretine parti yönetiminin, hatta AK Parti İzmir milletvekillerinin nasıl baktığını biliyoruz...
Ama CHP'nin İzmir milletvekillerinin bu konuda ne düşündüğünü bilmiyoruz...
Sizce de bu durum biraz tuhaf değil mi?
Aytun Çıray ve Birgül Ayman Güler dışındakiler derin bir sessizlik içinde...
Alaattin Yüksel, Mustafa Moroğlu, Hülya Güven, Oğuz Oyan ve Rıza Türmen'in bugüne kadar ki söylemlerinden ziyarete destek olacakları sonucuna çıkarmak mümkün...
Birgül Ayman Güler ve Aytun Çıray'ın tavrı en başından beri belli.
Deyim yerindeyse Kocaoğlu'na ateş püskürüyorlar.
Mehmet Ali Susam, Musa Çam, Erdal Aksünger ve Rahmi Aşkın Türeli ise derin bir sessizlik içinde...
'Susmak onaylamaktır' diyeceğim ama içlerinden bazıları için durumun öyle olmadığını da biliyorum...
Alkol düzenlemesi Kordon'daki işletmelere yarar...
Başlıktaki ifade Kordon İşadamları Derneği Başkanı Ömür Şanlı'ya ait.
Dün hükümetin tartışmalı alkol düzenlemesi üzerine uzun bir telefon görüşmesi yaptık.
Yasayı detaylı olarak incelemiş...
Gösterilen tepkileri abartılı, yapılan düzenlemeleri ise sektörünün lehine buluyor.
Alkol satışına getirilen kısıtlamalardan sonra sektörde halen faaliyet gösteren işletmelerin ruhsatlarının tıpkı taksi plakaları gibi değer kazanacağını söyledi.
Bu yoruma katılmamak mümkün değil. Yasa, sektöre yeni işletmelerin girmesini neredeyse imkansız hale getirdi.
Özellikle turistik yerlerde yaz aylarında 3 ay gibi kısa sürelerde açılan, vergi dahi ödemeyen korsan işletmeler artık tarihe karışacak.
Peki Kordon'daki işletmelerin bahçelerinde alkollü içki satışı devam edecek mi?
Bahçeler ruhsata işlenmişse eski sistem devam edecek.
Şanlı, Kordon'daki tüm işletmelerin bahçelerinin Ahmet Piriştina zamanında ruhsata işlendiğini söyledi.
İzmir'in efsane başkanı 10 yıl öncesinden bugünü görmüş demek ki...