Kendisini laik olarak tanımlayan çevreler sık sık AK Parti'yi Türkiye'yi dönüştürmekle suçlar.
Türkiye'yi dönüştüren AK Parti'nin icraatları mıdır yoksa zamanın ruhu mu tartışılır.
Kesin olan bir şey var; AK Parti'nin 11 yıllık iktidarında Türkiye'de en büyük değişim ve dönüşüm CHP'de yaşandı.
Bugünkü CHP ile 2002 CHP'si arasında geceyle gündüz kadar fark var...
Öyle ki, yeni CHP'nin kırmızı çizgileri arasında laiklik ilkesi dahi bulunmuyor.
İnanmayan Şafak Pavey'in başörtülü milletvekillerinin Meclis Genel Kurulu'na girdiği gün yaptığı konuşmayı bir daha okusun.
Pavey, çok tartışılan o konuşmasında 'laiklik' kelimesini ağzına bile almadı.
Onun yerine "Ülkemde sekülerizmin geleceği ile ilgili muazzam endişelerim var" dedi.
2013 Türkiye'sinde 'Laiklik elden gidiyor' diye feveran etmek istenilen etkiyi yaratmıyor...
Ancak CHP sırf bu yüzden 90 yıllık laikliği bırakıp 'sekülerizm' demeye başlamış olamaz.
Hemen belirteyim ne o konuşmanın Pavey'e yaptırılması ne de laiklik yerine sekülerizm denilmesi bir tesadüf değil.
Pavey, o gün CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun talimatıyla kürsüye çıktı.
Aslında birbirinden farklı kavramlar olan laiklik ve sekülerizmi ustaca bir kurguyla aynı anlama geliyormuş gibi kullandı.
Hem parti tabanının olası tepkilerini dindirdi hem de CHP'nin bir süredir aradaki buzları eritmeye çalıştığı muhafazakarlara inceden bir selam çaktı.
Peki laiklik ve sekülerizm arasındaki fark ne?
Prof. Dr. Baskın Oran'a göre medeni toplumlar seküler ülkeler ve laik ülkeler diye ikiye ayrılır.
Seküler ülkelerde devlet dine karışmaz. Çünkü buralarda dinin devlete egemen olduğu feodal düzen hiç yaşanmamıştır. Din siyasal iktidara hiçbir zaman talip olmamıştır.
Laik ülkelerde ise devlet dini sürekli denetimde tutar.
Pavey'in geleceğinden endişe duyduğu sekülerizm bu topraklarda hiç yaşanmamıştır...
Türkiye, dünyada laik devlete verilebilecek en uygun örnektir.
Laikliği Anayasasına koyan Türkiye'de devlet dinden korkar...
Çünkü dinin toplum üzerindeki etkisini sıfırlayamamıştır.
Şimdi bütün bunları niye anlatıyoruz?
1- Yeni CHP, Türkiye'yi anlamak ve ülke gerçeklerine uygun politikalar izlemek noktasında doğru adımlar atıyor.
2- Belki kısa vadede Canan Arıtmangiller ve Bekir Coşkungiller'in oyunu kaybedebilir ama uzun vadede bu cesur politikalarının karşılığını mutlaka alacaktır.
3- 'CHP iktidar olamasın ama bizim olsun' diyen ulusalcılarla yeni CHP'nin yolları en geç 2015 seçimleri öncesinde ayrılacaktır.
4- CHP'nin Kürt meselesinden sonra laiklik konusunda da ezber bozmaya devam etmesi sadece kendisi için değil, Türkiye için de önemli bir dönüm noktadır...
5- Değişimin önünde durulamaz...
Siyasette Bedrettin Dalan sendromu
Başbakan Erdoğan'ın partisinin Kızılcahamam Kampı'nda yaptığı İzmir değerlendirmesini dünkü Yeni Asır'da okudunuz.
Erdoğan 'ideolojik bakış' nedeniyle kentin AK Parti'ye uzak durduğu görüşünü dillendiren vekile çarpıcı bir cevap veriyor...
"2014 yerel seçimlerinde İzmir'i alacağımıza inanıyorum..."
Bence bu açıklama İzmir'deki yerel seçim hesaplarını sil baştan değiştirecek önemde...
Belli ki Erdoğan'ın elinde bu iddiasına dayanak teşkil eden sağlam veriler var.
"İzmir bizim kalemiz" mantığıyla seçmenin oyunu çantada keklik gören CHP, bu açıklamayı üzerine alır mı bilmem.
Bildiğim bir şey var: AK Parti İzmir'de hiç olmadığı kadar iddialı...
Ha, "Kim gelirse gelsin İzmir'i yine CHP alacak" diyorlarsa, söyleyecek lafım yok.
Onlara sadece Bedrettin Dalan'ın 1989 yerel seçimlerinde yaşadığı büyük çöküşü hatırlamalarını tavsiye edebilirim...
Bütün anketlerin ve medyanın seçimden aylar önce başkan ilan ettiği Dalan'ı, kimselerin tanımadığı bir profesör sandığa gömdü.
SHP'li Nurettin Sözen kendisine hiç şans verilmeyen seçimi aldı, götürdü...
Özal'dan sonra ANAP'ın başına geçmesi beklenen Dalan siyaset sahnesinden silindi.
Sizce de tarih almasını bilene sayısız derslerle dolu değil mi?