• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ZAFER ŞAHİN

Devletleşen cemaat mi, demokratikleşen cemaat mi

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 04.02.2014, 00:00
Bugün köşeyi bir okuyucumdan gelen e-posta mesajına ayırıyorum.
Mesajın sahibi İzmir'de yaşayan Kürt asıllı işadamı Alaattin Epözdemir.
Siyaset ve iş dünyasının yakından tanıdığı bir isim olan Epözdemir, 17 Aralık Operasyonu, Kürtlerin cemaate bakışı ve çözüm sürecinin geleceğine dair ilginç tespitlerde bulunmuş.
İçinde bulunduğumuz kaotik ortama ilişkin farklı bir değerlendirme okumak isterseniz bir göz atın derim...
"Bir süre önce rahmetli Şerafettin Elçi'yi anma toplantısı için önce Cizre'ye oradan da Diyarbakır'a gittim. Gördüğüm o ki Kürtler barış ve müzakere sürecini çok önemsiyorlar. Adil, demokratik ve huzurlu bir Türkiye istiyorlar. Kürtler, derin ve paralel devlet arayışlarından rahatsız. Cemaat ve diğer kesimlerin bu tabloyu görmesi ve ona göre bir pozisyon alması şart. Cemaat'in kabul etmesi gereken bir gerçek daha var; önemli olan devleti ele geçirmek ya da devletin merkezine oturmak değil...
Önemli olan demokrat olabilmek, sorun yaratmak değil sorunlara çare olmak. PKK'nın bile sivil ve demokratik yöntemleri benimsediği böyle bir dönemde Gülen cemaati dahil tüm kesimlerin devletleşmeden önce demokratlaşmayı hedef seçmesi lazım geliyor. Hepimiz için doğru ve hayırlı olan budur.
Tabi ki bu ülkede yolsuzluklar olmasın, ama en önemlisi darbeler ve paralel devlet girişimleri olmasın. Bu topraklarda derin-paralel çeteleşmeler değil barış, demokrasi, hukuk ve adalet hakim olsun.

ŞİDDETİN MİADI DOLDU
Belki birileri unutmuş olabilir ama 2013 Mart'ından beri Türkiye'de gençler ölmüyor. Ancak malum güçler dün olduğu gibi bugün de yeni provokasyonlarıyla süreci baltalamaya çalışıyor. İstanbul'da MHP'nin seçim bürosuna, Dikili'de HDP'ye yapılan saldırılar ve Lice'de BDP'liler ile Hüda-Par'lılar arasında yaşanan olaylar son derece tehlikeli provokasyonlardır. Yeni Türkiye'ye yakışmayan bu görüntülerin tekrarlanmaması için sağduyu ve ortak akıl devreye girmelidir.
Demokrasi söylemekle gelmez, onu yaşayarak ve uygulayarak yaşama geçirmemiz lazım. Partilerimiz; halkımıza şiddetsiz, gerçekten özgür ve demokratik bir seçim dönemi yaşatmalı. Bu konjonktürde MHP'nin başında Devlet Bahçeli'nin BDP'nin başında Selahattin Demirtaş'ın olması Türkiye için bir şanstır. Dünyada hiç kimse savaş ve şiddetten bir hayır görmemiştir. Savaş, şiddet, gerginlik ve provokasyonların zamanı geride kalmıştır...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA