Tarihte yıkıcı büyüklükteki kayıplar pahasına kazanılan çok sayıda zafer vardır.
En meşhuru da Grek kolonisi Tarantum'um Kralı Pirus'un Roma'ya karşı kazandığı zaferdir.
Pirus, Roma'yı yenmek için öyle bir saldırır ki; savaşı kazandığında o muhteşem ordusundan geriye hiçbir şey kalmaz.
Pirus'un savaştan sonra "Tanrım bir daha böyle zafer verme" dediği söylenir.
İşte Pirus zaferi ifadesi de o günden beri 'yenilmeye mahkum galibiyetleri' anlatmak için kullanılır.
Hikaye sizde de aynı çağrışımı yaptı mı bilmem ama; Aziz Kocaoğlu'nun bu süreçte partideki muhaliflerine karşı kazandığı başarının bir Pirus zaferi olduğu düşüncesindeyim.
Tamam 30 ilçenin başkanlarını ve meclis üyelerini neredeyse tek başına belirledi.
Yıldızının hiç barışmadığı belediye başkanlarının tamamını tasfiye etti.
Karşısındaki 7 milletvekiline bırakın başkanları, meclis üyeliklerinde bile tek bir isim yazdırmadı.
Kocaoğlu açısından ortada siyasi bir başarı olduğu tartışılmaz.
Peki ne pahasına?
Kocaoğlu'nun bu siyasi zaferinin CHP'ye ve İzmir'e ne faydası var?
Örgüt, milletvekilleri, sokak ayakta...
Parti İzmir'de 2 hatta 3 parçaya bölünmüş durumda.
Tabela partisi haline gelen DSP, Kocaoğlu sayesinde İzmir'de 'kaç belediye alırım' hesabı yapmaya başladı.
Tam 8 ilçede iddialı ve sokakta karşılığı olan eski CHP'liler DSP'ye geçti.
AK Parti'nin iddialı olmadığı ilçelerdeki adayları artık daha bir sıkı asılıyor seçime.
İşçi Partisi bile gözünü CHP'den kaçacak oylara dikmiş durumda.
Sonra, elindeki belediyelerin yarısından fazlasında başkanları değiştirmek "CHP'li belediyeler iş yapmıyor" iddialarını doğrulamak anlamına gelmiyor mu?
Başkanlar başarısızsa halk bir 5 yıl daha size neden oy versin?
Diyelim ki, Kocaoğlu bunca gürültüye ve itirazlara rağmen bir kez daha büyükşehir belediye başkanı seçildi.
İzmir'i 9 yıldır yönettiği gibi yönetecekse bu kentin 5 yılı daha kaybolmuş olmayacak mı?
Bu işin faturası eninde sonunda CHP'ye kesilmeyecek mi?
'Mağlup sayılır bu yolda galip' demek için erken ama, görünen köy de kılavuz istemiyor...