Kalın kafam, anlamıyor(!)

Kafam, karman-çorman... Rahmetli (babam), doğum öncesi anatomik formülümü ayarlarken, muhasebe ve matematikten yoksun bırakmış olacak ki, beynim bir türlü basmıyor, son iki dönem G.Saray başkanlığı yapan adamların hesaplarına(!) Bu Ünal Aysal ile Dursun Özbek, işlerinde çok çok başarılı işadamları olduğu halde koca bir takımı, kısa bir sürede nasıl böyle borçlandırırlar? Bıraktık maçı-muçu, ligi ve Avrupa kupalarını, bakar mısınız, son günlerde G.Saray'ın 'iflası' konuşuluyor, her ikisinin sayesin de(!) Mustafa Denizli'nin transfer istekleri ve önüne konan negatif bu tablodan sonra, lig keyfim kaçık! 'Zırnık' isteksiz başladım maça... Hoş, Linnes'e niye görev verilmediğiyle ilgili yanıtı, alacaktım ilerleyen dakikalarda... Dört gol var, ilk yarı... Aciz bir G.Saray ve karşısında futbolun gereklerini yerine getiren, basit paslarla karşı kaleye yönelen bir Osmalıspor'u izlerken, hangisinin üst sıralara oynadığına ilişkin çelişkiyi çöz, çözebilirsen(!) İlk yarı, Osmanlı lehine beş olurdu, beeeşş! Dua etsinler ki, o rezil savunmaya rağmen Muslera var kalede.. Hani o Uruguaylı, önünde oynayanların yedi sülalesine küfür etse, azdı az(!) Geçeyim... Mustafa Denizli'nin, en büyük yeteneğinin, takımı antrene etmesinden çok, motivasyon tarafının ağır bastığı konuşulur özellikle... Sahanın her yerinde baskı kuran... Topa, rakibinden daha fazla sahip olan... Daha bi inanmış ve çok basit paslarla fazla aşırıya kaçmadan, rakip kaleye direk hücumlar yapan, Mustafa Reşit Akçay'ın becerisi ile o askerlerinden bahsetmek gerek... Evvet, dün akşam, G.Saray için hüs-raan(!) Ancak! Kısıtlı matematiksel hafızam, böylesi servetleri edinmiş başkanların koca kulübü yönetirken, böylesi hatalara düşmesine, basmıyor kalın kafam(!) Son iki başkana sormam gerekiyor; Kendi şirketin zengin, başında olduğun kulüp, zavallı ve fakir(!) Nasıl hesaptır, ne hesaplardasınızdır, bi anlatın! Çünkü, ben de kafa anlamaz ve bayağı da kalın(!)