• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ELİF AKTUĞ

Deniz Uğur’un imtihanı

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 06.09.2016, 00:00

Eşlerinden, sevgililerinden ayrılan kadınların evlatlarını bir koz olarak kullanmalarını şu hayattaki en zalim şey olarak görürüm. İntikam kozu! Çocuğu babaya göstermemek, ilişki kurmasına izin vermemek, babaya karşı taraflı yetiştirmek; kadınların acımsızlığının gerçek boyutunu gözler önüne serer. Elbette her ilişkinin kendi iç dinamikleri var, her ilişki benzersiz ve tek.
Kadınların yaptıklarını haklı kılacak onca neden varolabilir, ancak evlat sahibi olmak, 'ben'den öte bir şeylerin önem kazanması değil midir? Çocuğunun sünnet törenine eski kocasını sokmayan kadın biliyorum, adam yalvarmış yakarmış ama kadın kesinlikle kabul etmemişti.
Koca fenaydı, aldatmıştı, kadını üzmüştü.
Kadın için en kolay intikam fırsatı evlatla yakalanıyor böyle durumlarda...

ÇOCUK ANNEDE KALMALI

İşin bir de başka boyutu var.
Adamın acımasızlığını, kalbinin karanlığını gösteren bir boyut.
Kötü bir korku/gerilim filmi gibi.
Çocuğu anneden almak ve anneye göstermemek. Bir ayrılık durumunda, çok ekstrem bir durum yoksa çocuk annede kalmalı diye düşünürüm. Annesiz, sevgisiz, ilgisiz büyüyemez ki bir çocuk. Öpüp okşanmadan, dokunulmadan, şevkat gösterilmeden... Bazı babalar var, onları da biliyoruz. Biliyor, duyuyor ve inanamıyoruz. Ülkenin en güzel oyuncularından Deniz Uğur'un yaşam öyküsü nefesleri kesecek türden.

ŞİZOFRENİ ZEKASINA SAHİP!

Oyuncu eşi gözleri önünde öldürülmüştü, 6 yaşındaki oğluyla yeni bir hayat kurmaya çalışırken de bir gazeteciyle tanışmıştı.
"Şizofreni zekasına sahip" dediği adama aşık olmuş ve yeniden hamile kalmıştı.
O gazeteci eskiden benim de dostum olan biriydi, bir dönem yemeğe, kahve içmeye çıkar, sohbet ederdik (geçmiş zaman kullanıyorum çünkü artık görüşmüyoruz).
Hatta ilk tanışmalarını bana anlatmıştı, Bebek'teki meşhur mekanda, yaşam öykülerini konu alacak bir televizyon programı hazırlıyordu o sıralar.
Deniz Uğur da programa konuk gelecekti ve tanışınca birbirlerine aşık olmuşlardı. Güzelliğini anlata anlata bitirememişti.
Gel zaman git zaman, Deniz Uğur aşık olduğu adama 'Gazeteci' adında bir kitap yazmış, aşklarını manşetlere taşımış ve ikizlerini doğurmuştu.
Gelinen nokta, az önce dedim ya berbat bir gerilim filmi gibi. Gazeteci bir sebeple Deniz'den ayrılmış (bana sorarsanız kıskançlık), çocukların velayetini istemişti. O dönem Deniz Uğur'a bir röportajda şöyle sormuştum: "Çocukları kaybetme korkusu yaşıyor musunuz, ikizleri babaları Reha Muhtar alırsa?" Cevabı çok netti; "Kırmızı kar yağmadığı sürece öyle bir şey olmayacak". Fakat ikizler Reha Muhtar'da kaldı; Pazar günü okuduğum bir haber şöyle diyordu: Deniz Uğur çocuklarının velayeti için dava açtı. Bir anneyi bu kadar uğraştırmak, süründürmek neyin nesi Allah aşkına? Gazeteci, aşkına karşılık alamamış olabilir, aşk acısı çekmiş olabilir ama evlatlara bu zulüm nedir böyle?

REHA MUHTAR NE YAPIYOR?

Sıradan bir adam yapsa bunu, herkes ahlak polisi kesilir.
Söz konusu bir zamanlar güçlü olan bir gazeteci olunca ses seda yok gibi. Deniz Uğur kırmızı kar yağmadan evlatlarını vermişti babalarına, acaba neler yaşadı da dava açtı? Büyük konuşmamak lazım, çocuk sahibi olmak için akıl sağlığının yerinde olması lazım, aşktan sebep çocukları süründürmemek lazım.
Egoyu çöpe atmak lazım...
Deniz Uğur, o güzel gözlerindeki hüznü hiç unutmadığım bir kadın; bir imtihanı da evlatlarıyla veriyor. Gazetecinin imtihanı çok daha zor, acı çektirmek ve bunu bilerek yapmak, bedeli zor ödenecek bir hesap olsa gerek. İlahi adalet varsa tabii.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA