Neresinden başlayayım, neresinden tutayım bilemiyorum. Bilememem duygularıma yenik düşüp şuurumu kaybetmek istemememden kaynaklı elbette. Dün sizlere "HDP bugün yapacağı açıklamayla neyin partisi olduğunu, neye hizmet ettiğini ispat edecek" demiştim.
Aklımın dediğiyle, gönlümün istediği elbette birbirinin tam zıddıydı ama maalesef yine aklım galip geldi. Yani; görünen köy aslında kılavuz istemez sözü bir kez daha kanıtlandı.
PKK'nın 3 yıllık ateşkesi bozduğunu ilan etmesi ve çapulcularını yine araziye salıp saldırılara başlamasıyla ilgili, HDP'nin çok önemli bir görev üstlenmesi çağrısında bulunmuş ve bu konudaki yaklaşımı; halkın temsilcisi mi, PKK'nın Meclis'teki temsilcisi mi olduğunu kanıtlayacak demiştim.
Eş Başkan Selahattin Demirtaş bir yandan sözde "tüm yüreğiyle" PKK devlete ateşkesi bırakmalı diye çağrıda bulundu bulunmasına ama hemen ardından söyledikleri, hem bu çağrıyı ortadan kaldırdı hem de samimiyetin zerresi yoktu.
Askeri baraj, askeri yol gibi saçma sapan terimlerle "terörü meşrulaştırmaktan" başka bir işe hizmet etmeyen açıklamalarıyla samimiyet kadar ciddiyetten de uzak idi Demirtaş'ın açıklamaları.
"Bizim ne gibi bir etkimiz olur ki?" diye neredeyse dalga geçen bir üsluba ne karşılık verilir, siz bir düşünün dostlar.
Ey HDP..
Etkin varsa katkını yaparsın..
Etkin yoksa "Çözüm Süreci'nde" 3 yıldır neden rol istiyorsun?
Terörü şirin göstermeye hizmet eden açıklamalarla neye hizmet ediyorsun?
Askere-polise-sivil vatandaşa saldıranları siyaset diliyle savunmanın başka bir anlamını bilen varsa, lütfen bana da yazsın...
[galeri:null]
SEÇİM KAPIYI ÇALINCA..
Gün doğmadan neler doğar doğmasına da, 22 yıllık siyaset gazeteciliği tecrübem ve hislerim beni yanıltmıyorsa; Kasım'da veya takip eden yakın bir zamanda tekrar seçime hazır olun derim. 2 seçenek var; AK Parti'nin ya CHP ile kuracağı koalisyon uzun sürmeyip mümkün olan en kısa sürede sandığı önümüze getirecek veya yine AK Parti'nin MHP ile yapacağı "ülkeyi seçime götürme amaçlı" hükümeti (MHP'nin içinde olacağı veya dışarıdan destekleyeceği hükümet modelleriyle) Kasım ve hemen sonrasında seçimi işaret ediyor. Rahmetli Demirel'in "Siyaset 12'ye çeyrek kala belli olur" sözü de kulağıma küpe tabii ki.
Bazen en olmaz denilenin olduğu, en bariz olanın olamadığını defalarca yaşayan bir gazeteci olarak her sürprize de açığız elbette. Ama; şu kadarını söyleyeyim ki; Türkiye mümkün olan en kısa sürede tekrar bir seçime gider... Demedi demeyin...
NOT: Siz değerli okurlarımın ve tüm Müslüman aleminin Ramazan Bayramını kutlar, aileniz ve sevdiklerinizle mutlu bir bayram dilerim..