• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Mutlu Kaya mutlu olur mu?

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 24.08.2015, 00:00
İnternet sitelerinde rastladım habere. Hepsinin başlığı aynı: Mutlu Kaya Sibel Can'dan nefret ediyor. Röportajı Vatan Gazetesi muhabiri Melis Güvenç yapmış ve gazetede yayınlanmış ama Türkiye'deki tüm internet sitelerinde bu haber yer almış. Kimi kaynak belirtmiş, kimi belirtmemiş ama haber, noktası ve virgülüne kadar aynı.
Bizim zamanımızda bir haberin başka yayınlar tarafından kullanılması çok önemliydi. Diyelim ki Kadınca'da bir haber yapmışsınız ve bu haber Türkiye'nin en çok satan günlük gazeteleri tarafından kullanılmış. Nasıl gururlanırdık anlatamam. Hele ki imzamızdan da söz edilirse değmeyin keyfimize. Üstelik hem manevi olarak sevinirdik ham de maddi olarak. Kimi zaman bu nedenle prim aldığımız bile olurdu zira.
Şimdi öyle mi? Haberiniz veya köşe yazınız binlerce, on binlerce sitede yer alıyor ama sizin olduğu belli değil. Ayrıca olsa ne olacak? Gazeteci olarak bundan kazancınız ne? Oysa bir emek veriliyor. Kimileri masa başında ahkam keserken gidip röportaj yapmak için uğraşılıyor, uygun sorular soruluyor, görüşme kaleme alınıyor.

ÜNLÜ VE ZENGİN OLMA HAYALİ
Evet, herkes haberinizi okuyor. Bir gazetecinin amacı da haberini herkese okutmaktı ama internet siteleri de bedava muhabir bulmuş oluyor. Ellerini kollarını oynatmadan bir haberi alıp sitelerine koyuyorlar. Ve yapana bir kuruş telif ödemeden. Çoğu zaman ismini bile kullanmadan.
Bu mesleki saptama ve yakınmadan sonra gelelim esas konuya. Mutlu Kaya'nın neden Sibel Can'dan nefret ettiğine. Olayı hepiniz biliyorsunuz. Televizyonda yayınlanan bir yarışma programına katılan Mutlu Kaya'nın format gereği hocası Sibel Can'dı. O keşfediyor, İstanbul'a getirip birlikte yarışıyorlar ve seyirci de beğenirse yarışmaya devam ediyorlardı.
Bu tür yarışma programlarının birincilerinin bir-iki istisna dışında şöhrete ve üne kavuştuklarına pek şahit olmadık ama umut işte. Mutlu Kaya da bir an önce paraya ve şöhrete kavuşmak için yarışmaya katıldı.
Ne var ki program beğenilmedi, daha doğrusu neye/kime hizmet ettiği anlaşılmayan reyting sistemi gereği yayından kalktı. Sanatçıların koçluğu bitti, yapımcı dahil herkes kazanacakları paradan oldu ve yarışmacılar da hayal kırıklığı içinde evlerine döndü.

SİBEL CAN NEFRETİ
Tam o sırada Mutlu Kaya sevgilisi tarafından vurulunca, medya "Sibel Can'ın keşfi vuruldu" diye haber yapınca ve Sibel Can da çok üzüldüğünü belirtip hastaneye gidince, aile hayal ettikleri maddi katkıyı bu sayede bulacaklarını zannetti.
Sibel Can söz verdi mi, vermedi mi, yardım edebilir miydi, edemez miydi bilemem ama bu durum, Türk insanının çaresizliği kullanarak hep birilerinden yardım beklemesi ve suçu hep başkalarına atma özelliğinin tipik bir örneği.
Kadını, erkeği, genci, yaşlısı başımıza gelen her kötü olaya başkalarının sebep olduğunu düşünüyor ve suçu onlara atıyor ve herkesin bize yardım etmesini bekliyoruz. Olaydaki kendi sorumluluğumuzu ve yapabileceklerimizi görmüyoruz. İyi olaylarda ise tam tersini, yani başarıdaki en büyük payın kendimize ait olduğunu düşünüyoruz.
Kısacası: Mutlu Kaya önüne çıkan fırsatı değerlendirmek istedi. Sibel Can aracıydı. Karar kendisinin ve ailesinindi. Ama beklediği olmadı. Esas darbe en yakınından, sevdiği erkekten geldi. Acı bir olaydı başına gelen ama ne mutlu ki devlet ona yardım elini uzattı ve iyileşti. Hayata tutundu. Hala "Sibel Can yardım etmedi" demek, "yardım etmediği gibi gelecek yardımları etkiledi" demek, sahip olduklarınla yetinmemek anlamına gelmiyor mu? Şükretmeden mutlu olmak mümkün mü?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA