• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Menderes-Irmağın Gölgesi

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 05.10.2015, 00:00
Genelde karısına şiddet uygulayan maganda tabiatlı erkekleri annelerin yetiştirdiği söylenir, anneler, kadınlar, yani toplumun mağdurları suçlanır. Oysa bu yanlıştır. Erkek egemen toplumlarda, kendilerine sınır konmamış erkekleri anneler değil, erkek egemen toplumun erkekleri yetiştirir. Anneler ise kocalarına sadece ayak uydurur. Bu durumun örneği sayılamayacak kadar çoktur.

Hasan Adnan'ı da ailesi, özellikle babası geleceğin magandası olarak yetiştirmişti. Hasan Adnan'ın üç-dört yaşlarında olduğu yıllarda bazen İbrahim Bey keyiflenirdi, canı oyun oynamak isterdi. O zaman Hasan Adnan'ı bağrına basar, kafasını öper ve "Aslan oğlum benim, hadi git annenin saçını çek, bir tane vur, tükür de gel" derdi. Hasan Adnan ve İbrahim Bey, Üstün Dökmen'in Remzi Kitabevi tarafından yayınlanan son romanı Menderes/ Irmağın Gölgesi'nin kahramanları.

ÜSTÜN DÖKMEN ROMANI

Ankara Üniversitesi'nde Psikoloik Danışma ve Rehberlik bölümünde profesör olarak görev yapan Prof. Dr. Üstün Dökmen'i yaptığı televizyon programlarından da tanıyorsunuz. Sayısız inceleme kitabı çocuk ve oyun kitapları ve romanları bulunan Dökmen, son kitabında günümüzün önemli sorunlarından birine değiniyor: Bir toplulukta suçlanmak, dışlanmak ve canından bezdirilmeye. Yani mobbing konusuna. Romanda benzer sıkıntıları yaşayan esas kahraman İbrahim oğlu İsmail, nedenini tam olarak bilemese de, kaynağından başlayarak Menderes Irmağı'nı boydan boya yürümeye karar verir. Bu yolculuk sırasında hatırladığı kadarıyla tüm yaşadıklarıyla ve insanlığın başından geçen benzeri sorunlarla hesaplaşmaya girişir, onlara anlam vermeye çalışır.

Yukarıdaki alıntıdan da anlaşıldığı gibi İsmail hem babası hem de ağabeyi tarafından horlanır ve suçlanır.

HAKSIZ YERE SUÇLANMAK

İsmail, Menderes'e yaklaştığı yerde, uzun uzun gözlerini dikip suya baktı, dibinde bir yerlerde gölgesi var mı diye. Yoktu. Bir insanın ırmağın gölgesini çalmakla suçlanması ya da kurdun ırmağın aşağılarındaki bir yerlerde su için kuzuyu, "suyumu bulandırıyorsun" diye suçlaması mantıksızlıktı, açıkgözlülüktü, zorbalıktı, ahlaksızlıktı. Sokrates'e, Dreyfus'a, vatanını sevmekten başka suçu olmayan Namık Kemal'e, Mithat Paşa'ya, Adnan Menderes'e, Deniz Gezmiş'e, Türkan Saylan'a yönelik suçlamalar da öyle. Cüzzamlıların anası, okutulmayan kızların öğretmeni Türkan Saylan öldükten sonra anlaşıldı ki, zamanında onu suçlayan otuz dokuz suç dosyasının tamamı düzmeceydi, sahteydi iftiraydı. Demek ki Saylan da niceleri gibi bir ırmağın gölgesini çalmakla suçlanmıştı.

Toplumu iyi tanıyan, insanların yanlışlarını dile getiren, düzeltilmesi için kitaplar yazan bir isim Üstün Dökmen. Bize ayna tutuyor. Kendimizle yüzleşmemiz için. Bu nedenle okumalıyız. Ama keşke Hasan Adnan ve İbrahim gibi kişiler de okusa...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA