• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

MAHALLE OKULLARI

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 30.09.2015, 00:00
Bu hafta eğitim haftası. Biz de eğitimden söz edelim. Pazartesi günkü yazıda, eğitimin birinci amacının öğrencilere öğrenmeyi öğretmek olması gerektiğinden söz etmiştim. Nasıl öğreneceğini bilen ve öğrenmeyi seven öğrenciler, hayatları boyunca öğrenmeye devam eder ve kendilerini geliştirme fırsatı bulurlar. Bu görüşleri dile getiren isimlerden biri de bir eğitim gönüllüsü olan Batuhan Aydagül.
Türkiye'de eğitime yaptığı katkılardan ötürü 2012'de Chicago Council of Global Affairs tarafından Yılın Sosyal Girişimcisi seçildi. Stanford Üniversitesi'nde Eğitim Yönetimi ve Politika Analizi üzerine yüksek lisans eğitimi aldı. Türkiye'ye döndükten sonra Eğitim Reformu Girişimi'nde görev aldı. Ben de kendisini o zaman tanıdım. 4+4+4 eğitim sistemine geçiş sırasında kendisiyle bir çok kez görüştük. Görüşlerini bu köşede dile getirdim. 7 Haziran seçimlerinde bağımsız aday olarak seçimlere girdi Aydagül. Seçilemedi. Ama o geleceğin vekil adayı olarak çalışmalarını sürdürüyor. Çünkü bir eğitim politikaları uzmanı olarak eğitim politikalarının belirlenmesine katkıda bulunmak istiyor.


MERAK KÜLTÜRÜ

Aydagül'e göre, iyi bir eğitim, öğrencilere hayat boyu öğrenme temeli veren bir eğitimdir. Eğitimin birincil amacı öğrencilere öğrenmeyi öğretmek olmalı. Bütün dünya, öğrencilere öğrenmeyi sevdiren ve bunu alışkanlık haline getiren bir eğitim sistemine yöneliyor. Yirmibirinci yüzyılda geleceği tasarlayan ülkeler araştırmayı, öğrenmeyi ve bilgilenmeyi seven meraklı kültürlere sahipler. Biz ise biliyorsunuz "Merak insanı mezara sokar" gibi deyimlerle araştırmaya karşı bir duruş sergiliyoruz. Baş laflarımızdan biri de "icat çıkarma"dır. Oysa geleceğin yaratıcıları çocuklarımız. Çok çabuk değişen dünyamıza, hızlı adapte olabilen, kutular içinde düşünmeyen genç nesiller yaratan bir eğitim sistemi gerekiyor. Aydagül'ün hayalindeki okul mahalle okulları... Şöyle anlatıyor bu okulları:

- Duvarlar çocukları mahallelerinden ayırmıyor. Bu öğrenciler mahallenin öğrencileri, okul mahallenin okulu.

- Öğrenciler dini, etnik, ekonomik, zihinsel ve bedensel farklılıklarıyla beraber gelip bir çatı altında buluşuyorlar. Burada ayrımcılığa ve şiddete tahammül yok, tüm öğrenci ve öğretmenler eşit özgürlüklere sahip.

FIRSAT EŞİTLİĞİ

-Öğrenciler, öncelikle eleştirel düşünmeyi, memleketin önemli meselelerini, işgücüne katılmaları için gerekli bilgi ve becerileri ve en önemlisi öğrenmeyi öğreniyorlar.

- Toplumsal barış, tartışma ve uzlaşma kültürü burada inşa ediliyor. Öğrencilerin araştıran, sorgulayan, yeniliklere açık, iyi koşullarda çalışıp mutlulukla görevlerini yerine getiren öğretmenleri var.

- Öğrenciler, sadece sıra başlarında okuyup yazmıyor; dokunarak, görerek, duyarak ve oynayarak öğreniyorlar. Hepsi yaratıcı ve özgüven sahibi.

- Öğrenciler, kendi haklarının bilincindeler. Okullarının yönetiminde diğer yöneticiler, öğretmenler ve çalışanlar gibi onların da sözü geçiyor. Bu okullarda öğrenciler, demokrasiyi, hak ve özgürlükleri sadece okul kitaplarından değil, bire bir yaşayarak öğreniyorlar.

- Öğrenciler okullarının yeşil bahçelerinde, ağaç gölgelerinde oynuyorlar. Doğa sevgisini bu okulların bahçelerinde öğrenip ömür boyu doğanın gönüllü koruyucuları oluyorlar. Eskiden okullarımız böyleydi. Hepimiz servislerle değil, yürüyerek mahallemizdeki okula giderdik. Zengini, fakiri herkes aynı sıralarda otururduk. Eksiklerimiz vardı ama fırsat eşitliği de vardı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA