• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Şekerden uzak durmak şart

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 25.01.2017, 00:00

Önce rakamlarla durumun vahametini gözler önüne serelim:
"Türkiye'de şu an 11 milyon diyabet hastası var ve ne yazık ki bu kişilerin yüzde 60'ı diyabet hastası olduğunun farkında bile değil. Yani tanısı konulmamış." Şimdiki veri daha da önemli:
"Her yıl 5 milyon kişi ne yazık ki diyabet nedeniyle hayatını kaybediyor." Devam edelim: "Küresel sağlık harcamalarının yüzde 12'si diyabete harcanırken, SGK verilerine göre Türkiye'de sağlık için ayrılan her 4 liranın 1 lirası diyabete harcanıyor.
Tüm bu harcamalara ve ölüm oranlarına rağmen, diyabet hastaları hastalıklarını kontrol altında tutamıyor." Yani bir farkındalık söz konusu değil. Bu yüzden de Avrupa ülkelerine göre Türkiye'de 4 kat fazla diyabetin görülüyor.
Bu bilgiler geçtiğimiz hafta İzmir'de düzenlenen 1. Diyabet Teknolojileri Sempozyumunda dile getirildi.

YAPAY PANKREAS MÜJDESİ

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bilim Dalı, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji ve Diyabet Bilim Dalları ile Türk Diyabet Vakfı ve Türkiye Çocuk Endokrinolojisi ile Diyabet Derneği işbirliğiyle gerçekleştirilen sempozyumda, her 6 saniyede 1 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan diyabet hastalığının tedavisinde gelinen son teknolojik gelişmeler ve yeni tedavi yöntemleri de tanıtıldı.
Bunlardan biri de yapay pankreas.
Gereken insülini hastaya otomatik olarak verdiği için yapay pankreas olarak da anılan bu buluş sayesinde şeker hastaları istediklerini yiyip içebilecekler.
Yapay pankreasın yaklaşık 2 yıl sonra piyasaya çıkacağını söyleyen Ege Üniversitesi'nden Prof. Dr. Damla Gökşen'in verdiği bilgiler şöyle:
"Telefon ya da kol saati şeklinde olacak. Glikoz sensörü, insülin dozunu hesaplayıcısı ve akıllı pompadan oluşan 3 sistemden meydana geliyor. Alıcıdaki algoritma, kişinin hareketlerine, yediğine içtiğine göre ne kadar insülin gerektiğini hesaplıyor ve insülin pompasına gerekli dozu vermesi için sinyal veriyor. Sistem gerekeni otomatik olarak hastaya veriyor.
Böylece hastalar parmaktan kan şekerini daha az ölçecek, insülin yapmaktan kurtulacak, şekerleri normal seviyede seyredecek ve istediklerini yiyebilecekler."

TATLI VE HAMUR İŞİ

İstediğini yiyebilmek... Aslında meselenin özü burada. Karbonhidrat ağırlıklı bir beslenme şeklimiz var. Küçük yaştan itibaren börek, poğaça, kek gibi unlu mamuller, pilav ve makarna gibi yemeklerle beslenmeye alışkınız.
Buna çeşitleri her geçen gün artan şekerleme ürünleri ve abur cubur diye tabir ettiğimiz yiyecekleri katarsak, çocuklarımızı mutlu etmek adına onları yanlış beslenmeye yönlendirdiğimiz ortaya çıkıyor.
Hacettepe Üniversitesi'nden Prof. Dr.
Selçuk Dağdelen, hareketsiz yaşam, yoğun ve stresli hayat tarzı ve buna bağlı olarak hızlı ve çabuk beslenme zorunluluğunun diyabetin artışında rol oynadığına dikkat çekerek şunları söylüyor:
"Türkiye'de ise insanlar teknolojinin daha çok esiri oluyor, bir başka deyişle bağımlı oluyoruz. Ayrıca toplum olarak spor yapmayı pek sevmiyoruz. Ve tabi ki fastfood denilen hızlı tüketilen yiyeceklerini toplum olarak seviyoruz.
Amerika'da bu hamburgerse, Türkiye'de döner, lahmacun gibi yiyecekler diyabetin artmasında önemli bir faktör." Kısacası yağlı, hamurlu ve şekerli gıdalar diyabeti tetikliyor. Şakası yok. Şeker hastası olmamak için, bu gıdalardan uzak durmak ve çocuklarımızı da uzak tutmak zorundayız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA