Biliyorsunuz Foçalıların, İzmir'in diğer ilçelerindeki turizm alanındaki gelişmeleri ve festivalleri gıpta ile izlediklerini defalarca yazdım.
Oysa o kadar çok imkanı olmasına rağmen Foça turizminin gelişmesi için yerel yönetiminin gerekli çabayı göstermemesi sizce normal mi?
Foça Belediyesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Reha Midilli Foça Turizm Fakültesi işbirliği ile 'Foça Club Med Tatil Köyü: Kuruluş Öncesi ve Sonrası' konulu konferans gerçekleştirildi.
Bu konferansta Foça Club Med Tatil Köyü'nün kurulması için emek vermiş, Turizm ve Tanıtma Bakanlığı eski Müsteşarı Duayen Turizmci Mukadder Sezgin bir konuşma yaparak Club Med Tatil Köyü'nün Foça için öneminden bahsetmiş.
Foça Belediye Başkanı Gökhan Demirağ, "Gerekli tüm çabaları ve gayretleri göstermemize karşın bugüne dek, ne yazık ki bürokratik engeller sebebiyle yeniden faaliyete geçirilemedi.
Ancak çabamız kararlılıkla sürmektedir" demiş.
Ama ben bugüne kadar Gökhan Bey'in Foça turizminin gelişmesi için bir gayret gösterdiğini görmedim, duymadım.
Biz yıllardır yazıyoruz, MHP Foça Belediye Meclis Üyesi Taner Acar, avazı çıktığı kadar bağırıyor, her platformda Club Med Tatil Köyü'nün Foça'ya tekrar kazandırılmasını dillendiriyor.
Ama nedense Foça Belediyesi'nden ses seda çıkmıyor.
Gökhan Bey bu kafayla, Foça turizmini ileriye götürmeyi bırakın, en azından geri gitmesini önlemeye gayret gösterin...
PINARBAŞI İŞGAL ALTINDA
Bir zamanlar insanların çınar ağaçlarının altında hayat bulduğu, akan şırıl şırıl suların çıkarttığı sesler ile günün yorgunluğunu attığı bir bölge olan Pınarbaşı bugün adeta işgal altında.
Oysaki Pınarbaşı İzmir Bornova'nın kaybolmuş cenneti konumundadır desek sanırım yalan olmaz. Ama şu anda insanlara bunu inandırmak biraz zor. Bir zamanlar Pınarbaşı bölgesi şehre yakınlığına rağmen yeşil dokusu, tertemiz suları, serin havası ile İzmirlilerin uğrak ziyaret alanlarından birisi idi.
Eskiden Pınarbaşı'nın her tarafında en güzel çeşidinden nar ağaçlarının bulunduğu geniş bahçeler, aralarından dereciklerin geçtiği ceviz ağacı ormanları bulunurmuş.
Ama şimdi Pınarbaşı düğün salonları işletmecilerinin, korsan otoparkçılarının seyyar satıcıların ve ağır tonajlı kamyoncuların işgali altında adeta.
Hani yanılıpta bir akşam hadi Pınarbaşı'na gidelim, kafa dinleyelim filan demeyin.
Kafa dinlemekten çok, ya kafanız şişer döner gelirsiniz ya da korsan otoparkçılardan dayak yiyip dönersiniz.
Bunları nereden mi biliyorum?
Hemen anlatayım.
Hafta sonunda bir yakınımı düğüne götürdüm.
Önce kamyonların ve dolmuşçuların kornaları eşliğinde zar zor düğün salonunu buldum.
Sonra ikinci aşama park yeri sorunuyla karşı karşıya kaldım.
Yol üzerleri korsan otoparkçılar tarafından işgal edilmiş, düğün salonu işletmelerinin otoparkı ise para tuzağı olmuş.
Otopark işletmecileri adeta para basıyor ama karşılığında ne fiş ne bir belge veriyor.
Otopark parasını ödeyip fiş istediğinde ise "Git işine" sözünü duymak insanlar için olağan hale gelmiş. Fişi ısrarla istediğinizde etrafınızda bir sürü otoparkçı beliriyor.
Etrafa bakıyorsunuz ne bir polis var, ne bir belediye zabıtası, ne de devletin bir temsilcisi...
İnsan yoğunluğunun ve trafik akışının yoğun olduğu bir bölgede polisin olmaması garibime gitti.
Seyyar satıcılarının cirit attığı bir bölgede zabıtaların veya bir belediye görevlisinin olmaması Pınarbaşı'nın işgal altında olduğunun bir başka ispatı.
Pınarbaşı, Pınarbaşı sakinlerinin olmaktan çoktan çıkmış, adeta işgal altına alınmış bir bölge olmuş.