Kentin alt yapısı ile ilgilenmek, kanalizasyon ve şehir içi yollar, halkın sağlığını korumak gibi temel hizmetler bilindiği üzere belediyelerin ana görevleri arasındadır.
Demiştim tekrar hatırlatayım.
Ben okuyucularımla her zaman bir bütün oldum.
Olmaya devam edeceğim.
Sorunlara kalıcı çözümleri bulana kadar gereken tüm girişimleri yapacağımdan kimsenin şüphesi olmasın. Geçtiğimiz günlerde Buca Menderes Mahallesi 154/1 sokak sakinlerinin yol derdini iletmiştim.
Gittim baktım.
Hala çamur deryası.
Buca Belediyemizden ne bir açıklama ne de bir hareket geldi.
Ama geleceğini umutla bekliyoruz diyerek başlamış mektubuna değerli okurum.
Medeniyet yol ile gelir. Yolumuz yoksa oyumuzda olmayacaktır.
Biz vatandaşlar bürokrasiden anlamayız.
Hızlı şekilde temsilcimiz olarak seçtiğimiz yerel yönetimlerden aynı şekilde dönüş isteriz.
Bizim size geldiğimiz hızla bize dönmüyorsanız sıkıntı büyük demektir.
Türkiye'min 3. büyük kentinde yaşayan ben sadece ayağıma diken batmadan evime gitmek istiyorum.
Çamur tarlasından geçmeden evime ulaşmak istiyorum. Bunu ben istemeden yerel yönetimler bana sunmalıdır. Benim istediğimi değil görevini yapmanızı istiyorum Buca Belediyesi. Siz isteyene mi hizmet veriyorsunuz yoksa istemeden hizmet mi?
Buca'da yaşamayan insanların Buca'yı yönetmek gibi bir egosunun olmasına da anlam veremiyorum.
Klimalı odalarda oturanlar tarlada çalışanları anlayamaz.
Sizi tarlaya davet ediyorum.
Avrupa'da hak arıyorsunuz. Adalet arıyorsunuz ve aradığınız adaleti isteyenlere vermiyorsunuz.
Bu ne yaman çelişki?
İşim özeti benim vergilerimi sorma ver bedellerimi bana yol olarak yansıtmanizdir.
Yapamıyor musunuz.
Ya da beceremiyor musunuz?
Ya da yapmak mı istemiyorsunuz?
Sorun nedir. Bütün dünya kamuoyuna duyuracağım basit bir yolu yapmayarak benim evime gitme özgürlüğümü kısıtladığınızı. Gördüğünüz resimler Türkiye'min 3.büyük kentinin en büyük metropollerinden Buca'da bir utanç görselidir.
Utanalım mı? Utandıralım mı? Ne istediğimizi geçmiş yazılarımızda belirttik. Yol istiyoruz yol. Çok bir şey değil. Bireysel bir menfaat değil.
Toplum. İçin yol istiyoruz.
Beyler bayanlar. Gazeteciler kesintisiz ve çıkarsız kamu hizmeti yapan sessiz çoğunluğun sesi olan insanlardır. Taraf aramayın. Ben de bu şehirde yaşayan bir birey olarak her şeyin iyisini isterim ve bunun için görevlendirdiğim vekillerimi göreve davet ediyorum. Size bölgenizdeki bir sorunu bildiriyorum. Lütfen bu sesi duyunuz.
Kulak tıkamaya devam ederseniz kulağınız patlayana kadar bu sesi duyarsınız.
Sevgi Başkanımız Levent Piriştina.
Gereğini bekliyoruz ve medeniyet göstergesi olan yolumuzun derhal yapılmasını talep ediyoruz. Biz medeniyete ve başkanımıza inanıyoruz.
Türkiye dünyaya insanlık dersi veriyor
Kızılay Suriyeliler için İdlip kırsalında 1000 kalıcı konut yapımına başlıyor. Katarlı yardım kuruluşu AFIF'in desteği ile yapılacak konutlar 40 metrekare olacak. Projenin temeli önümüzdeki aylarda atılacak ve 6 ay içinde bitirilecek.
Kızılay Genel Başkanı Dr.
Kerem Kınık, Suriye'de artık çadır çözümünün yetmediğini belirterek, proje ile bin konutun yapılacağını ve bunların yaklaşık 40 metrekare genişliğinde olacağını ifade etti.
Türkiye'deki 3 milyon, Suriye'deki milyonlarca yerinden koparılmış, göç etmiş insana Kızılay ve Türkiye olarak ellerinden geleni yaptıklarını dile getiren Dr. Kınık, başka ülke ve sivil toplum örgütlerinden de bu yükü kaldırma konusunda destek beklediklerini kaydetti.