Şirketlerin görevleri sadece ürettikleri ürünlerle ya da yapmakta oldukları hizmetlerle sınırlı bulunmuyor. Şirketlerin ayrıca bir takım ekonomik ve sosyal sorumlulukları ön plana çıkıyor. Toplumla ilişkilerine özen gösteren ve sosyal yaşamın iyileşmesine katkıda bulunmaya çaba gösteren şirketlerin sayısı her geçen gün artıyor. Yapılan bir iş ve yönetilen bir şirket hangi boyutta olursa olsun müşterilere, insan kaynaklarına ve topluma duyarlı olma bilinci, toplumsal sorumluluğun ilk adımlarını oluşturuyor.
Şirketler ayrıca dünyada yaşanan ekonomik ve sosyal değişimleri yakından izlemek zorunda. Olumlu rekabet ortamı ekonomik gelişmeyi hızlandırıyor. Şirketler güçlendikçe, bu şirketlere üretim yapan ve hizmet veren şirketler de gelişiyor. Güçlü şirketlerin çevrelerinde güçlü kuruluşlar çoğalıyor. Şirketlerin güçlenmesi ve rekabet avantajı yaratmaları topluma ve bulundukları çevreye önemli yararlar sağlıyor.
Güçlü Şirketler, Güçlü Toplum
Müşteriye yakın olan ve müşteri ile bütünleşen şirketler daha sağlıklı pazar verilerine ulaşabiliyor. Şirketlerin toplumla diyalogunu geliştirmesi ve geniş müşteri kitlesine ulaşabilmesi, olumlu iş sonuçlarının alınmasına yardımcı oluyor. Pazarlar küreselleştikçe iş dünyasında karşılıklı kurumsal bağımlılıklar da artıyor. Böylece şirketlerin toplumsal sorumluluğu daha geniş alanlara yayılıyor.
Şirketlerin kendi uzmanlık alanlarında gönüllü kuruluşlarla işbirliği yapmaları topluma sağladıkları katkıları da artırıyor. Şirketlerin sosyal sorumluluğu sadece üst yönetimin omuzlarında değil, tüm çalışanları da kapsıyor. Üretim yapmak, hizmet etmek, istihdamı artırmak, devlete vergi vermek ve varlığını sürdürmek için şirketlerin kâr etme zorunluluğu bulunuyor. Bu amaçlar aynı zamanda şirketlerin topluma karşı sorumluluklarını ve misyonunu da kapsıyor.
Matsushita Elektrik'in kurucusu Konosuke Matsushita'nın "Ben kârı, toplumsal görevini de başarıyla yerine getirdiği için bir şirkete toplum tarafından verilen bir "ödül" olarak görüyorum" sözleri bu düşünceyi çok iyi vurguluyor. Konuya bu açıdan bakıldığında "kar etmeyen bir şirketin topluma yeterince katkıda bulunmadığı" sonucu ortaya çıkıyor.
Ayrıca Konosuke Matsushita şirketindeki temel yönetim hedeflerini şu sözlerle tanımlıyor: "Sanayiciler olarak sorumluluklarımızın bilinciyle hareket edecek ve kendimizi iş etkinliklerimiz aracılığıyla toplumun ilerleyip gelişmesine ve insanların refahının yükselmesine adayacak, böylece bütün dünyada yaşam kalitesini artıracağız."
Etik Değerleri Sahiplenme
Şirketlerde öncelikle üst yönetimin etik değerlere sahip çıkması ve insan kaynaklarına örnek olması büyük bir önem taşıyor. Şirketler sosyal sorumluluk kapsamında insan hakları, etik kurallar, çevreyi koruma ve eğitime katkı konularında şirket stratejileriyle uyumlu politikalar üretmek ve alınan sonuçları değerlendirmek sorumluluğunu taşıyor. Bu nedenle kurumsal ve sosyal sorumluluk projelerinin başarısı giderek insan kaynaklarına daha bağımlı hale geliyor. Her düzeyde insan kaynaklarının kurumsal sosyal sorumluluk projelerine katkıda bulunmaları ülkemiz açısından büyük bir önem taşıyor.