Dolu dolu geçen New York günlerimi, gecelerimi bu satırlara sığdırmaya çalışıyorum. Her sabah Ahu'mun evinde Selma'm ve Ahum'la nefis kahvaltılar yapıyorduk ki Fatih hepsine yetişti. Ardından kahveler içiliyordu ve herkes kendi yoluna... Akşama kadar özgür... Biz genelde Fatih'le cadde cadde dolaştık. Orada bol bol yemek yememize rağmen yine de kilo veriyorsunuz. Düşündük her cadde o kadar renkli ki, her sokak o kadar değişik ki acayip yürüyor insan hiç farkına varmadan. Öğlenleri Fatih'le hep değişik yerlere yemeğe gidiyorduk. Mesela Heaven... Harika bir burgerci. Bilenler bilir Melon'da... Önü hep kuyruktur. Hergün mutlaka Channel'deki arkadaşımız Erman'a, Sony'e, Apple'a, Rockefeller Center'a (önündeki patencileri seyretmeye) uğruyorduk.
MİNARE KRİZİ YOK
New York'a Türkiye'den gidenler oranın adetlerine alışır gibi görünse de neticede biz biziz... Dilerim ilkelerimizden ayrılmayalım aynen böyle devam edelim... Selma'nın annesinin vefatının birinci senesiydi. Ender(Mermerci) evine hepimizi çağırıp mevlüt yaptı. Mevlütü okuyan hoca pırıl pırıl bir delikanlıydı. Ona birkaç soru sordum. Size iletmek isterim... Kendisi Queens Mimar Sinan Camii görevlisi Kamil Oktay... Tesadüf İzmir İlahiyat Fakültesi mezunu ve 3 yıldır New York'ta görev yapıyor. Daha önce Türkiye'e ilçe müftülüğü görevi yapmış. Evli, biri erkek biri kız iki çocuğu var. Queens'te 250'den fazla Türk ailesi varmış. Onlarla ilgilenmek Kamil Hoca'nın görev alanına giriyor. Brooklyn'de 3 camii bulunuyor. Minare krizi diye bir şey yokmuş. Amerika'daki Türk ailelerin çoğu genç nesilden oluşuyormuş. Çalışma saatleri çok olmasına rağmen cuma ve bayram namazları doluyormuş. Çok çalıştıklarından dolayı birbirleriyle bilhassa telefonla görüşüyorlarmış. Kamil Bey'in eşi de görevli. Bayanlara mevlüt okuyor ve ailelerin çocuklarıyla ilgileniyor. Ailelerle sohbetler yapıyor. Kamil Oktay'ı candan kutluyorum.
İZMİRLİ AKSESUVARCI
Sabah yürüyüşlerimizde Fatih'in favori jean markası True Religion mağazasını karda dolaşırken tesadüfen bulduk. Birçok kişi yolda bizi çevirip poşeti gösterip dükkanın yerini sordu. Ben de bu markanın çok mühim olduğunu o gün öğrendim.
Yine sokakları arşınladığımız bir gün Selma'nın aksesuvar aldığı bir mağazaya uğradık. Nicole Kidman'dan Barbara Streisend'a kadar birçok ünlünün (kadın-erkek) alış veriş ettiği yerdi bu... Ayrıca muhteşem aydınlatma aparatları vardı. Laf lafı açtı dükkanın sahibi İzmirli bir ailenin oğlu olduğunu söyledi. Hemen lokumlar çıktı. Annesi babası İzmir'den gitmişler. Kendisi bu yaz İzmir'e geleceğini, bu sayıda bastığım yazıyı da acilen beklediğini ve dükkanına asacağını söyledi...
HARİKA KOKTEYLLER
Akşamına Soho'da Entwine adlı bir klübe geçtik. Upuzun iki katlı bir yer. Klübün sahibi Mali (Mehmet Ali) isminde yakışıklı bir Türk genci, yardımcısı da güzel bir Türk kızı... Açıldıkları günün bir ay sonrasında üç kişi gelmiş klübe tepeden tırnağa incelemişler heryeri... Kokteyllerin hepsini denemişler, paralarını ödeyip gitmişler. Bir hafta sonra pazar sabahı Mali'ye arkadaşlarından telefonlar yağmış. Eğlence sektörünün en mühim isimlerinin yer aldığı bir gazete ve bir dergide ilk 5'e girmişler. Gelenler New York restoran ve klüplerinin denetim ekibiymiş. Bu New York'un en iyi klüplerinden biri olan lokale baktım güzeldi ama en iyi miydi? İhtimal veremedim. Aradan bir saat geçti ki gelenleri, ambiansı, özel parti animasyonunu gördükten sonra çok yanıldığımı anladım. "Helal olsun Mali sana" dedim. Unutmayın giderseniz Soho'da Entwine...
Entwine kokteyllerinden en güzel olanları...
NO:1- Tequila+tuz+halepine(acı yeşil biber)+beyaz biber
Cramberry Coctail- Tequila+bardağın etrafına biber+ içine cramberry+ kenarına portakal ve ateşleniyor... Yıkılıyor
Daha fazlasını deneyemedik. Deneseydik bu satırları yazamazdım...