Bodrum, Milano, Antalya, New York derken kendimi Diyarbakır'da buldum. İyi ki de bulmuşum. Çok eski ve çok değer verdiğim arkadaşım Cemil İpekçi'nin defilesi için geldim Diyarbakır'a. O meşhur surlarını, otantik şehri bir çırpıda gezdikten sonra defilenin yapılacağı Keçiburcu'ya geldik. Muhteşem eski bir yapı düşünün. Epey kalabalık bir kitleye sunulan Diyarbakır'ın özel ipeğinden, özel Cemil İpekçi renklerinden ve çok özel kreasyonundan sunulan bir moda gösterisi... Bir de gösterinin sahibi sizde özel mi özel bir yeri olan bir arkadaşınızsa gözleriniz buğulanmaz mı? PODYUMA DA ÇIKACAK
Yeni tanıştığım Ankaralı tasarımcı Aslı Kutay, arkadaşı Belçikalı İç Göç Entegrasyon Projesi Başkanı Dr. Luc V. Zwaenepoel ve yine Ankaralı Nar Collection'un sahibesi Meltem Bengi ile ayrılan salonda bize ayrılan yere geçtik. Bu arada Aslı Kutay'ın tasarımlarını izledim. Olağanüstü... Önümüzdeki günlerde Ankara'da Cemil'in canlı olarak imajını çizecek(Cemil'i manken olarak kullanıp).
Defile, bahsettiğim gibi çok güzeldi... Size diğer notlardan bahsetmek istiyorum. Mankenler çok iyiydi. Ama bir Funda Barın vardı ki cidden yıkılıyordu. Bir de İzmirimizin podyumla ilgili kişilerinin yakın tanıdığı, manken ajansı sahibi Zafer Alpat'ı görünce pek sevindim. Cemil yeni çalışmalarında, yeni kişilerle paylaşmış çoğu olayını. Mesela koreografiyi Yasin Soy üstlenmiş. Tebrikler... Defilenin sonuna doğru podyuma çıkan kardeşimiz Bekir'in performansı, rahatlığı, şirinliği acayip ısıttı bu güzel ortamı. Vali Bey'den Ticaret Odası Başkanı'na kadar herkes ödül dağıtımında podyumdaydı.
ÖZAY MUHTEŞEMDİ
Ama İpekçi yine finalde bombasını patlattı. Yıllar evvel Grand Yazıcı Torba'da beraber çalıştığımız dünya güzeli kızım, izin isteyip hatırı sayılır bir yarışmaya katıldı ve mankenler kraliçesi oldu. İşte bu kız gösterinin finalinde üzerindeki giysiyi sunup, mikrofonu eline alıp kendi yazdığı 2 şarkıyı canlı canlı seslendirince gece doruğa erdi. Bu isim Tuğba Özay'dı.... Helal olsun sana Tuğba'cım. Seni öpmelere doyamadım, yine öpücük yolluyorum...
ÇAN YA DA EZAN
Veee bu coşkunun üzerine ancak sayısız ödüller alan Cemil'in çok anlamlı konuşması gelebilirdi. Defilenin özü, ipek üretiminin yüksek bir yüzdede olduğu Diyarbakır'da Cemil'le ipek karışımı çalışmaların ilkiydi bu gece. Anadolu'da bulunmanın verdiği mot,vasyon ile bu yıl dördüncü koleksiyonunu hazırlamış sanatçı. Yıllardır Türk modacıların tenkit konusu olan her zaman giyiminde ve hazırlıklarında yer verdiği "şile bezi"nin bugün çok revaçta olmasıyla her zaman ona sadık kalmasının ödülünü almış ve sonunda kendisi kazanmıştı. İpek yaptığı konuşmada sevgiyi ve aşkı herkesin ayrı kalıplara soktuğunu ve gerçeğini yaşayamadan yok olduğunu belirtti ve halbuki beyaz da olsak siyah da olsak kelebek gibi bir ömrümüzün olduğunu, çan da çalsa ezan da okunsa hepimizin aynı yere gideceğini hatırlattı. İpekçi "Bize göre 100 yılın, evrende 1 saniye olduğunu düşünürsek şu kısacık ömürlerimizde dostluktan başka bir şeye önem vermemeliyiz. Ben ne yaparsam yapayım yine benim "pembe mayo"mu hatırlar insanlar. Ama İstanbul da olsa Londra da olsa Mardin de olsa New York da olsa her yerin kötü yerlerini görür ve gösterirsek o güzel yerleri kötü anımsarız, aynı pembe mayo gibi..." diye de ekledi.
Doğu'ya hayat getirdi
O gerçekten de Türkiye'nin sayılı isimlerinden biri. Öyle ki 800 belediye, Cemil İpekçi'ye kendi ilçelerinde faaliyet göstermesi için teklif vermiş. Ayrıca Diyarbakır'da 300 kişilik okul ve 70 kişilik tasarım atelyesi açacağını anons eden arkadaşıma "Doğu'ya En Faydalı İşadamı Ödülü" verildi. "Helal olsun Cemil'im sana ve tüm çalışmalarında destek olanlara.
Defileden sonra, gösterinin yapıldığı kalenin en üst surlarına çıkıldı, çiğ köfteler yenildi. Keyf-i Kebap'a gidildi. Diyarbakır'ın en iyi etçilerinden biri ve de en şıklarından... Yolunuz düşerse uğramayı ihmal etmeyin... Birazdan alana geçiyorum, çok güzel bir Diyarbakır ve Cemil İpekçi tadıyla...