• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
BESİM KAZADO

Çok gösteri izledim ama "Savaş Atı" gibisini görmedim

besim.kazado@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 15.06.2012, 00:00
Bugüne kadar havadan inen Cirque du Soleil akrobatları, suya atlayan, 20 dakika sonra bir şey olmamış gibi aynı yerden çıkan gösteri yıldızlarını ve benzeri çok gösteri izledim ama tırsan, terleyen, korkudan yerinde gidip gelen, sevinçten daire çizen, daha da abartıp gözlerinizin içine bakan ve de ağlayan bir atı, görmemiş hatta düşünememiştim bile...

Gezi notlarıma bugün, kaldığım yerden devam ediyorum. Soho'daki turumuz, Soho'nun yeni süksesi 'Crosby Street Hotel'de noktalandı. Burası sade lobisi, sımsıcak rengarenk oturma bölümü, çok şık restoranı, minicik bahçesi ile harika bir otel. Odaları çok huzurlu. Mutlaka, en azından bir kahve içmek için bile olsa uğranması gereken bir yer. Yolda, gördüğümüz Little Cupcake Bake shop, Prince gibi nefis kafelere uğradık. Görülmeye değerdi. Buradan çıkışta saat tam trafiğin yoğun saatine (rush hour) isabet ettiğinden taksi bulmak biraz hayal olduğu için Şulemin önerisi ile metro ile Manhattan'a geçtik. Metronun da rush hour'u olduğundan epey güldük. Bugün İzmir Swissotel'de konuşma yapan Bee Godess tılsımlı ürünlerinin yaratıcısı ve sahibesi Ece Şirin ile Ahumun metro yolculuğu görülmeye değerdi. Ahum hiçbir reaksiyon göstermemesine rağmen hani oturtamadık piyonları. Uzay mekiğinden bir evvel... Ne güldük ne güldük...

ARKA BAHÇE GİBİ
Manhattan'da iner inmez Ecem ile spor kıyafetler satan mağazalara geçtik. Madison'dakileri bilhassa bol bol karıştırdık. Hele hele biri vardı ki ürünleri Güney Amerika'danmış. Harika şeyler vardı. Bir ara en çok gelen yabancı müşteri milliyetlerini sorduk. Türkiye ilk 3'te imiş. Mağazada öyle bir ekran var ki hani ilgilenene yazıyorum. Girişin karşısında artık bizde de çok revaçta olan dijital dev bir ekran var. Central Park'a bir kamera yerleştirilmiş. Tüm gün yürüyen, koşan sporseverlerin tabii görüntüleri normal boyutta veriliyor ekrandan. O kadar tabii ki arka bahçe var da orayı izliyor gibisiniz. Oradan 70'lere yürüdük. Macaron'un mucidi, Fransa'nın en kaliteli ve pahalı markası 'Laduree'nin pastanesinden geçtik ki içeri girmeye zorlanıyor insan. Fuldü ve ne kalite! Çok seviyorum böyle kalitesinden ödün vermeyen, kişilikli müesseseleri; bizim 'Park Şamdan' gibi...
Vee geçtik Ralph Lauren'in 72.'nin köşesindeki dev mağazasına. Önce hanım ardından karşı kaldırımdaki erkek bölümüne. Ralph Lauren'e her marka gibi yerinde gideceksin. Servisi, sizi sarayda hissettiren dekoru, ürünleri ile bambaşka oluyor yerinde gitmek. Hele satış elemanları muhteşem. Hele hele Dala D'Onofrio'muz vardı ki süper bir hanım satış müdürü. İçeri girince nefis bir koku geliyor burnunuza. Meğer bu sezon üretilen ev kokuları imiş bu. Stiklerle çok şık bir ambalajda satılıyor. Alındı tabii ki...

3 KİŞİ YÖNETİYOR
Veee yılın oyunları... Veee ilki, bu yıl Oscar'a aday olan filmlerden 'War Horse-Savaş Atı'nın gösterisi MUHTEŞEM. Yarı müzikal gösteriyi binlerce kişi doldurmuştu, tıka basa. Haftada 6 gece ve her hafta 3 matine, yani her hafta 9 dolu dolu performans. Bugüne kadar havadan inen Cirque du Soleil akrobatları, suya atlayan, 20 dakika sonra bir şey olmamış gibi aynı yerden (sudan) çıkan gösteri yıldızlarını, dev sahnenin denizin dibi olduğu görselleri, sahnede depremi, sahnede gemileri hatta uçakları bile izledim. Ama bir atın tüm özelliklerini taşıyan, tırsan, terleyen, korkudan yerinde gidip gelen, sevinçten daire çizen, daha da abartıp gözlerinizin içine bakan ve de ağlayan yapma bir atı, görmemiş hatta düşünememiştim bile. Öyle bir at ki biri içinde diğer iki kişi dışında 3 kişi tarafından yönetiliyor. En mühimi de bu 3 kişi devamlı göz önünde olmasına karşın bunu görmüyor, atı hakiki olarak algılıyorsunuz.

HAYRANLIK DUYUYORSUNUZ
Perde arasında Ahum, Şule ve ben "ne oyun, ne performans" diye konuşurken aynı anda atı hakiki olarak izlediğimizin farkına vardık, orada on binlerce kişi gibi... Tay iken ayrı yöneticileri ile, büyüyünce ayrı ve de diğer atın ayrı kişiler tarafından yönetildiğini fark edince ayrı bir hayranlık duyuyorsunuz bu ödüller şampiyonu gösteriye. Broadway içinde değil de dev Lincoln Center Theater'da sergilenen bu sanat şaheserini tiyatro, müzikal, sanatsal gösterinin hangi dalı olursa ilgileneniz varsa NY'a yolunuz düşerse mutlaka ama mutlak gidin. Hatta seyahate gidecekseniz ve Amerika düşündüğünüz ülkelerden biri ise bu oyun (ve de 'ghost') için mutlaka NY'u tercih edin.

Bu öpücük beni 1 ay götürür
Lincoln Theater'ın hemen yanında harika bur braseri var; 'Lincoln'. Dekorasyonu, yemeği, ultra şık servisi ile mutlaka girmek zorunda hissettik kendimizi, başka bir yerde rezervemiz olmasına rağmen. İnanın yarım saat yetmedi, ekmek bile değişik tarzda servis ediliyor. Biz hep oyundan bahsettiğimiz için evde hatırladık ne iyi bir yere gidip çıktığımızı. O gün, söylemesi ayıp mor'larımı giymiştim. Tam bir yerde kahve molası vermiştik ki bir grup yaklaştı, aralarından epey şık bir hanım yaklaştı, "Sizi öpebilir miyim?" dedi. Bizim şaşkın bakışlarımızı görünce "O kadar içimizi ferahlattınız ki... You made my day (yani günümü gün ettin)" dedi... Bu beni tabii ki 1 ay götürür. Ama hemen ertesi gün yeşilleri giyiverdim. "İşte budur" deyiverdi Ahum...

SALI: Diğer müzikaller, barlar ve Bloomingdales...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI