Kültürel yozlaşma sanatçı kavramının oturduğu zemini erozyona uğrattıkça, onun üzerinde yükselen tüm değerler, düşünceler, idealler ve pozisyonlar da çarpıklaşıyor. Ve ne yazık ki popülist düzende bu çarpık yapılaşmaya direnç gösterenlerin 'sus payı' artarken, meydanı boş bulanların daha çok atıp tutması için magazin sayfalarında yeni alanlar açılıyor.
Böyle olunca da, ipe sapa gelmez saçmalıklarla gazete sütunlarındaki prim değerini yükseltenler, gerçeğin aynasında ne kadar alçaldıklarını fark etmeden eğitimi, emeği ve üretkenliğiyle bir yerlere gelen insanları küçümsemeye kalkışıyorlar. Hem de asıl alay edilecek olan kendileriyken...
***
Nitekim kısa süre önce gazetelerde, manken Aysu Baceoğlu ve Simge Tertemiz'in sanata yeni bir bakış getiren 'yüksek düşünceleri' yer alıyordu. Katıldığı bir fuar sonrasında basına demeç veren Baceoğlu'nun, dizi tekliflerini neden reddettiğini iyi okuyun: "Ağzı alkol, sarımsak, soğan kokan bir jönle benim işim olmaz. Ağzı kokan biriyle öpüşemem!"
Tut kelin perçeminden... Kabahat onda değil elbette... Sanki oyuncu kalmamış gibi, mesleğin gerektirdiği eğitimin kırıntısından nasibini almamış model eskilerine dizi teklifi götürenlerde. Baceoğlu tüm jönleri, yanına sokulmaktan kaçınacak kadar iğrenç ve ağzı kokan alkolik varlıklar sınıfına oturtmuş! Bu yüzden hiçbiriyle öpüşemezmiş...
***
Yani oyunculuk deyince, hanfendinin kafasında canlanan tek aksiyon öpüşmek... Demek ki ağızları kokmayıverse, Aysu hanım o diziden bu diziye atlayarak ne kadar jön varsa vantuz gibi dudaklarına yapışacak. Oyunculuktan onu anlıyormuş çünkü. Sadece 'öpüşemeyeceği' için dizi tekliflerini geri çevirdiğini açıkladığına göre... Artık ne diyelim, kendini bilen insanı takdir etmek gerek! Hiç olmazsa neresiyle oyunculuk yapabileceğinin farkında.
Farkında olmadığı şu... O aşağıladığı jönlerin içinde sanat eğitimi almış, yıllarını sahnelere adamış, bir yerlere gelmek için çekmediği çile kalmamış insanlar var. İnsan saygısızlık etmeden önce kendisine bir bakmalı!
***
Gelelim, 'öpüşmekten' yola çıkan bir başka modelimizin yumurtladığı cevhere... Aysu Baceoğlu'yla aynı görüşmede gazetecilere fikir beyan eden Simge Tertemiz ise, "Rol aldığım dizilerde öpüşmeye, sevişmeye karşıyım! Ben aile oyuncusuyum. Oyunculuk her şeyi gerektirir ama ben bilmediğim insanlarla öpüşmek istemiyorum. Buna engel olmak için, gelen tekliflere set çektim. Öpüşme sahneleri olmasaydı 'Aşk-ı Memnu' dizisindeki Nihal rolünü oynamayı isterdim."
Bak hele... Tertemiz'in hali, başka bir komedi. Çünkü bu demecin yayınlandığı haberde, Simge Tertemiz'in yerde yatarken bacaklarını tavana dikmiş durumda çekilmiş yarı çıplak bir fotoğrafı kullanılmış. (Hatta yarıdan fazlası çıplak.) Merak ettim, acaba senaryo gereği öpüşmekten kaçınıp, hiç gereği yokken çıplak pozlar vermek 'aile' kavramıyla daha mı çok bağdaşıyor? Hangi 'ailenin' kalıbına sığıyor bu?
***
Simge Tertemiz'in, tanımadığı insanlarla kamera önünde sevişip öpüşememesine bir lafım yok! Ama bu düşünceyi, 'aile oyuncusu' klasmanına girmekle açıklayacak ne var? 'Ben beceremem' dese daha çok saygı uyandıracak. Demek ki kendisine göre, filmlerdeki sevişme sahnelerinin üstesinden gelen hiç kimse 'aile insanı' değil. Bundan ala saygısızlık mı olur?
Ayrıca 'aile oyuncusu' da ne demek? Şahsen 'Tiyatro Bölümü' mezunuyum ama rol modelleri ya da oyunculuk tarzları arasında böyle bir kategorinin varlığını hiç anımsamıyorum. Sonradan mı türedi acaba?