• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Baş ve boyun ağrıları, akla göz bozukluğunu da getirmeli FİLİZ İÇKE ÖNAL

Baş ve boyun ağrıları, akla göz bozukluğunu da getirmeli

filizicke@hotmail.com Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 19.03.2010, 00:00
Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Gökhan Erbakan, "Baş ve boyun ağrısı çeken birçok hasta öncelikle migren, sinüzit, tümör gibi rahatsızlıklardan şüpheleniyor. Gözle ilgili bir sorun akla gelmiyor çünkü kişi zorlanarak da olsa görüyor. Üstelik görmekte zorlandığının da farkına varmıyor" diyor

Özel Buca Gediz Tıp Merkezi'nden Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Gökhen Erbakan'la görme kusurlarını, etkin tedavi için çocukluk çağında yakalanması gereken görme tembelliğini ve genellikle ileri yaşlarda ortaya çıkan glokom hastalığını konuştuk.
-Kaç tip görme kusuru vardır?
Görme kusurlarını 40 yaş öncesi ve 40 yaş sonrası olarak ayırmak lazım. Örneğin presbiyopi, (40 yaşından sonra yakını görememe) gözün uyum yeteneğinin yaşla birlikte azalmasına bağlı olarak ortaya çıkar.
40 yaş öncesinde hipermetrop, miyop ve astigmat ana kırma kusurlarıdır.
Bunların bileşenleri vardır; örneğin miyop astigmat, hipermetrop astigmat, miks astigmat gibi.. Bunların da kendi aralarında çeşitlemeleri var ama sonuç olarak bize öğretilenlerde birtakım hatalar var: bu kırma kusurlarını "yakını görememek", "uzağı görememek" gibi gibi tanımlamak mümkün değil... Miyop uzağı göremez ama astigmat ve hipermetrop için bence esas doğru tanımlama; "gözün odak yapmada hatası"dır. Gözün odak yapmasında hata olması demek; bir nesneyi netleştirmeye çalışırken aşılması gereken birtakım kusurlar olması anlamına gelir. Tıpkı fotoğraf makinesinin otomatik netleyicisinin zor çalışması ve bizim bunu yeni lenslerle desteklemeye çalışmamız gibi...
-Bir insan iyi göremeyebilir ama göremediğinin farkında da olmayabilir değil mi?
Bu bizim çok karşılaştığımız bir durum ama şunu da söylemek lazım. Bir başkasının gözünden görüp karşılaştırma yapma şansımız yok. Bu durum çocuklar açısından büyük sıkıntı. Çünkü Özellikle çocuklar herkesi kendi gibi görüyor zannediyor. Bu nedenle ısrarla insanlara "7 yaşından önce çocuğunuzu bir defa göz muayenesine götürün" diyoruz.
-7 yaşından önce çocuğu bir göz doktoruna götürmezsek ne gibi problemlerle karşılaşabiliriz?
Bazı müdahaleler için çok geç kalınmış oluyor. 7 yaştan sonra kayma veya göz tembelliği düzeltilemiyor. 5-6 yaşlar ideal yaşlar ve bu yaşları geçirmemek lazım.
-Yetişkinlerde göz muayenesi hangi aralıklarla yapılmalı?
45 yaş üzerine geldiğimiz zaman, hala gözlük kullanmıyorsak bile yaşla ortaya çıkabilecek birtakım problemler var. Glokom da bunlardan bir tanesi. o güne kadar dikkat etmediyseniz ve özellikle ailenizde glokomu olan birileri var ise o zaman muhakkak ki genel bir kontrolden geçmeniz gerekir.
-Gözlüğün tedavi edici özelliği var mıdır yoksa sadece protez işlevi mi görür?
Gözlük kullanmak, 7 yaş öncesi ciddi bir iyileşme sağlıyor. 7 yaş öncesi görme sistemi yeni yerine oturma eğiliminde olduğu için göz tembelliği vesaire gibi problemler varsa gözlük bir kurtarıcıdır. Göz tembelliği aslında çok basit bir şekilde düzeltilebilir. Çocuğu 5 yaşında muayeneye götürürsünüz, gerekirse gözlüğünü takar ve kapatma tedavisi ile tamamen iyileşebilir. Kapat tedavileri de anne babaları korkutmamalı. Artık herkesin evinde playstation var. Çocuğun sağlam gözünü kapatıp diğer gözle iki saat playstation oynattırmak da bir tür kapatma tedavisidir. Gözün çalışması için beyin-el-göz koordinasyonunu çalıştırmış oluyorsunuz böylece ve bunu yaptığınız zaman o çocuğun bütün hayatını düzeltiyorsunuz.
-Göz tembelliğinde 7 yaşından sonra doktora başvurulursa ne oluyor?
Hasta 7 yaşından geç geldiği hekim olarak şöyle bir konuşma yapmak zorunda kalıyoruz: Vereceğim gözlükle gözün görmesini artıramasam bile en azından kayma ihtimalini sıfıra yakın bir yere indirebilirim. Ama ehliyet alırken sorun yaşayacaksınız, polis okuluna, askeri okullara giremezsiniz, eğer doktorluğu seçerseniz cerrahi branş seçmenize izin vermezler, çünkü derinlik algınız yok... Çünkü iyileşme dönemi bitmiştir. Oysa bu hasta 5 yaşında gelseydi, 7 yaşına kadar tedavileri yapılırdı ve gözlüklü veya gözlüksüz 19 yaşına hiçbir problem yaşamadan gelir ve gözlük kullanıyorsa ve artık kullanmak istemiyorsa da ve göz de uygunsa lazer ameliyatı ile gözlüklerini de çıkarır ve hayatına devam edebilir. Bu kadar basit.
-Gözlük kullanmamak numaranın büyümesine veya gözdeki kırma kusurunun ilerlemesine neden olur mu?
Televizyonu yakından izlemek gözü bozmadığı gibi, gözlüğü kullanmamak da numarasını artırmaz. Aslında doğduğumuz gün, hangi yaşta hangi numaraya sahip olacağımız genetik kodumuzda yazıyor ama biz okuyamıyoruz. Okuyabilsek zaten sorun olmazdı. Miyop genel olarak büyüme eğilimindedir, astigmati olanlarda, astigmatin yüzde 90'ı korneadan kaynaklanır ve şu andaki astigmatınız ne olursa olsun eninde sonunda korneanın üzerinde yazan rakama gelir. Hipermetroplar nadiren yükselme gösterirler. Çocuğu 5 numarada yakalamışsındır, 19 yaşına geldiğinde hipermetrop 5.25 ya da 5.5'tur. Çok ekstrem yükselme yapmazlar ama hipermetropların daha çok gözlük kullanmasını istiyoruz çünkü hipermetroplarda göz tembelliği daha çok oluyor.
-Önemli bir hasta grubu da gözünde bir problem olduğunu ehliyet alma aşamasında fark ediyor değil mi?
Evet çünkü hiç karşılaştırma yapma şansınız yok. Mükemmel gören bir adamın gözünden görüp de insanlar gerçekte böyle görüyormuş deme şansınız yok.
-Gözlüğe alışma süreci diye bir şey var mı?
Var. Bir kere psikolojik bir boyutu var. Çocuk da olsak, yetişkin de olsak artık 2000'li yıllarda kozmetik kaygılarımız var. Gözlükle hastanın kozmetik görünümü değişiyor. İkincisi; ne olursa olsun bir köşenin içine sıkıştırıldığınızı hissediyorsunuz. Çünkü camın arkasından bakarken başka bir şey, altından üstünden bakarken ayrı bir şey görüyorsunuz. Daha bulanık olabilir, daha net olabilir... Bunun bir önemi yok ama başka bir dünya ve kendinizi sınırlandırılmış hissediyorsunuz. İlk aşmanız gereken bu: Kozmetik görünümünüz değişti ve görüşünüz sınırlandı.
Bu bölümü geçtikten sonra gözün uyum süreci başlıyor. Miyoplarda uyum süreci yoktur. Gözlüğü takarsınız ve konu kapanır. Hipermetrop ve astigmatlarda durum farklı. Gözlükten önce gözünüzün içinde merceği tutan kaslar, numaranızı düzeltmek için normalde çalışmaları gerektiğinden kat kat fazla çalışırlar. Bu netleşme refleksi bir süre sonra bir alşanlık yapıyor ve biz bunu yaparken gözün içindeki merceği tutan kasları sıkıyoruz. Baş ve boyun ağrısı bunun ağrısı aslında. Oradaki kaslarınız hep gergin duruyor çünkü.
-Gözlükten önce iyi kötü görüyordum, gözlüğü taktıktan bir süre sonra gözlüksüz göremez oldum diyor insanlar. Bunun sebebi nedir?
Vücudunuz daha iyi ve daha konforlu olanı tutma eğliimindedir, çünkü daha rahattır. Gözlüğü taktıktan bir süre sonra baş ağrısı, boyun ağrısı gözü kısma ve sıkıntı hissi gidiyor ama bunu yapabilmek için görmenizin otomatikman daha iyi olmasını sağlayan mekanizmayı gevşetiyorsunuz. Artık o menakizma artık çalışmak istemiyor, çalışınca ağrı hissediyor çünkü. O yüzden gözlüğü taktıktan sonra her şey olması gerektiği hale dönüyor ve zorlanmayı reddediyor.

Dürbünün içinden bakar gibi
45 yaşından sonra hiçbir şikayeti olmayanların bile glokom açısından göz muayenesi olması gerektiğini belirten Dr. Gökhan Erbakan, "Özellikle ailesinde glokom olanlar çok daha dikkatli olmalı" diyor.
-Glokom nedir? Göz tansiyonu ile ilişkisi nedir?
Glokom; görme sinirinin beslenme bozukluğuna bağlı olarak ortaya çıkan. görme sinirinin hasar görmeye başlaması ile görme alanında giderek artan kayıplara neden olan bir hastalıktır. Hastalıkta göz tansiyonu (göz içi basıncı), görme sinirine zarar verecek boyuta yükselmiştir. Görme sinirinin hasarına bağlı olarak görme alanında giderek artan ve körlüğe kadar giden kayıplar oluşur.
Glokom; görme sinirinin beslenme bozukluğudur ve sadece gözün tansiyonu ölçülerek bu görülemez. Göz dibine, görme sinirlerine de bakmak gerekir.
Alçak tansiyonlu glokom var mesela. Tansiyon 11-12 ölçülüyor ve normal gibi gelebiliyor halbuki hastanın tansiyonu 11 ile 17 arasında dalgalanıyor sürekli. Bu arada gözün arkasındaki sinirlerde de bozulma devam ediyor, ta ki görmenin esas sağlandığı ana kaynak bölge canlılığını yitirene kadar.
-Glokom erken dönemde şikayete yol açıyor mu?
Maalesef hayır. Glokom çok sinsidir ve on yıllar içinde hafifçe ilerler. Bu nedenle yarattığı hasarı fark edemezsiniz. Ta ki bir iğne deliğinden bakmaya başladığınız ana kadar. Bu hastalıkta merkez görmeniz çok iyi olsa bile çevre görmeniz zamanla azalıyor, önce bir dürbünün içinden bakar gibi gjrüyorsunuz sonra o alan küçük bir iğne deliği boyutuna gelene kadar giderek daralıyor ve bir gün tamamen kapanıyor.
-Tedavide karşılaşılan zorluklar neler?
En büyük zorluk; hekimin hiçbir şikayeti olmayan bir insana ömrünün geri kalanında düzenli ilaç kullanması gerektiğini anlatmak zorunda olması.
Çünkü hasta "Görüyorum, gencim, sağlıklıyım ve hiçbir şikayetim yok" diyor. Mesela bir hastam var profesyonel sporcu ve glokomu var. Hastalığın ortaya çıkışında genetik faktörler çok etkili. Taşıdığınız gen, bir gün tetiklenmeye karar veriyor ve hastalık birdenbire ortaya çıkıyor. Glokomun tedavisinde ilaç, lazer tedavileri ve cerrahi tedaviler kullanılıyor. Tedavinin şekline karar vermek için modelleme yapmak önemli.
-İlaçlar nasıl etki ediyor?
İki tür ilaç var. Bir grup ilaç görme sinirini koruyor. Bir grup ilaç da sadece tansiyonu düşürmeye yardımcı oluyor. Burada hastalığın modeline göre bir seçim yapmak gerekiyor.
-Diyelim tedavide geç kaldık ve dürbün içinden bakmaya başladık. Tam iyileşme sağlanabiliyor mu?
Maalesef bu noktadan sonra geriye dönüş olmaz. Özellikle belli bir yaşın üzerindeyseniz bu hastalığı yalnızca durdurabiliriz. Geri döndürmemiz söz konusu değil.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA