Süpermen İslamiyeti seçse, ne olurdu?
Bir kere herhalde o göğsündeki 'S' harfi 'F' olurdu, çünkü ismi değişirdi. 'F' harfi ile ilgili güncel çağrışımlar yapanları kınıyorum. Dervişin fikri neyse zikri de o olurmuş. Sizin düşündüğünüz benim aklıma bile gelmedi. Artık 'Süpermen' gibi gavurca isim olmaz elbet! Adı Hacı Fevk-el-beşer olurdu. Yaratılmışların fevkinde, en üstünü manasında... F onun F'si yani...
Hacı demişken, elbet Hacı olacak. Adamın tüm şartları yerinde. Kimseye borcu yok, bir sağlık engeli yok. Ulaşım- konaklama gibi masrafı da olmayacak. E, o hacca gitmeyecek de ondan önce ben mi gideceğim? Uçaktan hızlı konar, süpersonik bir hızla farzını yerine getirir, akşamına da döner evine... Yani isterse her gün gider. Kurası yok, bişeyi yok. Bir tek kıyafet problem olur, malum, ihram uçmaya pek elverişli bir kıyafet değil. Artık onu da modacıların, terzilerin hayal gücüne bırakalım.
Size birşey söyleyeyim mi? Aslında bu süpermenden iyi de Müslüman olur hani... Adamın gücü kuvveti yerinde... Kıskançlığı yok. Dünya malında gözü yok. İstese tek başına şehirler kurar, bir Allah'ın kulu da müteahhitlik yaptığını, ihale aldığını görmemiş. Harama el uzatmaz. Dedikodusu gıybeti, içkisi kumarı yok. Kadın kız desen bir Louis Lane, o da hep platonik! Nefsine hakim mi hakim yani...Nefisle ilgili tek sorun, röntgen ışını olan gözleri... İstese herkesi çıplak görebilir. Hayır, o vakit bünye abdest tutmaz, o bakımdan...
Bakın iş gelip gelip kostüme dayanıyor. Siz bunun kıyafetinin parça parça çıkarılabildiğini gördünüz mü hiç? Yani bunun çizmesi hep ayağında. Bu camiye giremez o vakit. Ayakkabı çıkarma şansı yok bunun... Çıkarsa, kimbilir bütün gün lastik çizme içinde uçmaktan ayak ne hale geldi? Mantar ki ne mantar... Camiye girebilse kokudan durulmaz. Cemaat komple kaçar! Ayağına çizme yerine abdest kolaylığı açısından mes giyse...? Neyse bu sorunsal bizi aşar, ben en iyisi bunu Cuma'ya gidince bizim hocaya bir sorayım.
Orijinal Süpermen öyküsünde, kriptonit taşı kahramanın gücünü keser, onu zayıflatır. Ama kriptonit dediğin de her yerde bulunmaz ki! Bizim Süpermen'in en büyük sorunu da cenabetlik olurdu. Cünup biri elini sıksa bu kendini yerden yere atar, bağırırdı. En iyisi bizimki sürekli selamlaşsın. Öpüşmesin, sarılmasın, el sıkmasın. Selamınaleyküm, aleykümselam. O kadar!Gittiği yerde ezanı kimseye bırakmaz, bu okurdu. Hem de stratosferden okurdu ki gavur duyunca bi titreyip kendine gelsin! Süper hacımızın da tebliğ görevi yerine gelsin...
Gittiği yerde namaz kılmak için yer bulamayan cemaat yanında hasır getirir, seccade niyetine bir yere serer, namazı orada eda eder. Bizimki zaten her daim insan içine çıkmaya meraklı değil. Cemaat içine karışmadan günlük namazını kılmak için pelerini ne güne duruyor? (Oh, nihayet kostümün işlevsel bir yanını bulabildik.)
Oruç konusu da bizimkine mesele olmazdı. Kutuplar şurada bir kuş uçumu mesafede. Giderdi oraya, hem akşam erken olur, hem de ortam serin, miss...
Amerikan Süpermen'inin işi gücü Amerika'ydı, nadiren -o da ayıp olmasın diye- arada İtalya'da filan birilerine yardım ederdi. Bizim kahramanımız Hacı Fevk-el- beşer Müslüman olduğundan işi çok zor! Amerika'da hepi topu iki soygun, üç uzaylı istilası, bir kaç da küresel felaketle uğraşıyordu. Bu coğrafyada ne yapacak? Mısır'da, Irak'ta, Suriye'de, Filistin'de, bir cadı kazanı gibi alev alev yanan bu coğrafyada ne yapacak? Düşman kardeşleri nasıl sakinleştirecek? Hangi birine yetişecek? Orijinal babası olan ve sonradan reddettiği Amerika ve İsrail ile nasıl olup da karşı karşıya gelecek? Asıl sorular bunlar... Sıkıysa gel de Ortadoğunun Süpermen'i ol! O zaman alnından öpeyim seni!
Süpermen üzerinden bir Ramazan yazısı yazacağım hiç aklıma gelmezdi... Tüm okurlarımızın Ramazan'ını kutlarım. Umarım nefsimize sadece yemede içmede değil, davranışta ve sözde, saygıda ve helalde de hakim olabileceğimiz bir Ramazan olur...