• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Asıl üstad kim? HAKAN URGANCI

Asıl üstad kim?

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 07.12.2014, 00:00
İnsan yaş aldıkça olaylara bakışı tamamen değişebiliyor. Eskiden mesela ibretlik öyküler filan çok hoşuma giderdi. Hala da belli bir anlayış grubu için öykülemenin son derece önemli olduğuna inanırım. Çünkü öykülemek bir öğretiyi kolay anlaşılır hale getirir. Öykülemek karşıdaki kişi veya gruba 'savunma mekanizmalarını harekete geçirmeden (kızım sana söylüyorum gelinim sen anla) bir fikri aşılamakta da çok işe yarar. İslami gelenekte de bolca kullanılan yöntemlerdendir.
Derler ki, Mimar Sinan, yaptırdığı camilerde mutlaka bilinçli olarak bir hata yapar, bir 'kusur' bırakırmış. Misal, bir karoyu özellikle ters döşermiş. Bunun mantığı da şuymuş: 'Sadece Allah yaratıları kusursuz olur. Biz kim oluyoruz ki yaptığımızı kusursuz yapıyoruz?'
Bu egolardan arınmış görünen öğreti, elbette pek çok insana hoş gelecektir. Acaba gerçekten de öyle midir? Bazen haddini aşan zıddını bulur. Bu örnek de benim için öyledir. Hani aşırı tevazu kibirden gelir derler ya, o misal. Sinan ustanın yaptığı aslında şu demek olmuyor mu?
'Ben aslında mükemmel iş yaparım ama bak kusuru da bizzat ben koydum, ona göre! Vallahi yoksa kusursuz olacaktı haa!'
Bir kere kusursuz kime göre kusursuz?
Ayrıca, biz kim oluyoruz da eğer kusuru kendimiz yaratmazsak -haşa- Tanrı eserleriyle yarışa giriyoruz? Bana göre bu tavır, takva görüntüsü altında bir miktar ego barındırır. Eğer bir iş yapıyorsak ve eğer bu iş kusursuza yakın olacaksa, bırakın olsun. Bunda İslam'a aykırı ne var? Bilakis, senin sandığın tüm güzelliklerin hepsi aslında Cenab-ı Allah'ın isimlerinin yansıması değil mi?
Sen yok ol üstad! Çünkü aslında her şeyin tek bir üstadı var, her şeyin tek bir yaratıcısı, sahibi var, tüm övgüler zaten onadır.

Mövenpick'ten akılda kalıcı tatlar


Sevgili arkadaşım Merih Yumlu ve Senem Üngüderler'in daveti üzerine Mövenpick İzmir'de bulduk kendimizi... Mon Jardin Ali Deniz'in harika masa set- up'ı ile bezenmiş enfes bir gece geçirdik. Nar çiçeği rengi kadife ceketiyle 50 kişilik masanın en 'delikanlı'sı görünen Ayhan, 'Kök Hücre' Sicimoğlu'nu alkışlıyorum. Maşallah! Sicimoğlu, kendisi gibi yemek konusunda engin bilgiye sahip Ahmet Güzelyağdöken ile karşılıklı oturdu.
Sıklıkla söz alan dostum Enis Güner, çok 'Sevilen' mesleki bilgilerini paylaştı. Ben şanslıydım, dört tarafım güzel kadınlarla çevriliydi: Ses sanatçısı Renin Yükseler, köşe yazarları Gülengül Uslu, Bahar Akıncı, Diva Dergisi Koordinatörü Demet Türkeli ve işkadını Aylin Onart ile iyi kaynattık.
Hızlı ve senkronize servis yapan Mövenpick personeli geceden tam not aldı.İstiridyeden kestane çorbasına, uykuluktan dülger balığı ve kekliğe uzanan geniş yelpazedeki mönüde on başlıkta sunum yapıldı. Şu klişeye katılırım: Yemeğin adı ve tarifi ne kadar uzunsa, önünüze o kadar küçük bir porsiyon gelir. Ancak çok farklı başlıklar altındaki yiyecekler hem göze hem mideye hitap etti. Damakta tatlıdan tuzluya ve ekşiye hızlı geçişler yapan lezzet senfonisinde gecenin en büyük alkışı, yeni ve başarılı Şef Murat Yıldız aldı.
Anlaşılan Mövenpick'in mutfağı 2015'de de göz alıcı olacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA