• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Daha yapacağı çok şey vardı HÜROL DAĞDELEN

Daha yapacağı çok şey vardı

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 11.01.2011, 00:00
Bazı insanlar dünyaya özel olarak gönderiliyor, ben buna inanıyorum. Çünkü onların toplumsal çabası, ısrarı, uzakgörüşü, değerlere sahip çıkışı, açılmayacak kapıları açması, sosyal kimliğini savunuşu hep bana bu duyguyu hissettirir.
Bunu gençliğimde yitirdiğimiz Elvis Presley için de düşündüm, Zeki Müren için de... Ünlü futbolcu Metin Oktay'ı trafik kazasında yitirince, günlerce ağladığımı bilirim.
Benim için özel insanlardı onlar... Çünkü yaptıkları her şey, dünyada, yaşadıkları toplumda iz bıraktı, geleceğe ışık oldu.
Benim için sevgili Hanife Çetiner de böyle bir insandı. Dün, ölüm haberi gazeteye ulaştığında inanamadım, dalga geçiyorlar sandım.
Ne yazık ki doğruymuş... Kahroldu yüreğim.
***
Çok değil, bundan 20 gün önce, Bekir Sacide Filiz Hale Keleşoğlu Eğitim ve Yardımlaşma Vakfı (BESKVA), İzmirli modacı Hanife Çetiner'e "Onurlandırma Gecesi" düzenlemiş, onu çok mutlu etmişti.
Sevgili Çetiner, o gece gördüğü ilgi karşısında gözyaşlarını tutamamış "Beni çok mutlu ettiniz. Hayatımın en güzel anı bu" demişti, derneğin başkan yardımcısı Hale Keleşoğlu'na...
Sayılmanın, sevilmenin onurunu yaşamıştı Çetiner...
Oysa o bizlere, bir veda gecesiymiş...
***
Eski bir eğitimci olan, "öğretmenlik gururunu yaşamış biriyim ben" diyen ünlü modacı ve tasarımcı Hanife Çetiner'in en büyük tutkusu, geleneksel Türk çizgilerini yaşatmaktı, bu uğurda büyük bir mücadeleye girişti. Yıllarca ülkemizin dört bir yanından kıyafetleri, önce bulunduğu bölgede inceledi, sonra İzmir'e getirdi.
Onlardan yola çıkarak, dünyanın dört bir yanında düzenlenen defilelerde adını duyurdı.
Tüm dünyaya hem İzmir'i tanıttı, hem Ege'yi...
Güzellik yarışmalarında, adayların giydiği kostümleri hazırladı, her kıyafete geleneksel Anadolu zarafetini ekledi.
Bu konuda özel bir isim oldu.
Diyebilirim ki, Anadolu çizgilerinin bugüne ulaşmasında önemli bir katkı koyan özel bir isimdi Hanife Çetiner...
***
Yıllarca haberlerini yaptık ama Hanife Çetiner'le tanışıklığım çok yakın... Bir gün köşemde yazdığım, "El sanatları elden gidiyor, sahip çıkalım" içerikli yazımdan çok etkilendiğini belirten bir telefon aldım kendisinden...
Beni, Alsancak'taki modaevine davet etti. Hiç ikiletmedim; çay içerken, hem çalışmalarını gösterdi bana, hem de projelerinden söz etti.
En büyük hayali, Anadolu'nun geleneksel kıyafetlerinin sergileneceği bir müze kurmaktı.
Diyordu ki, "Bu değerlerin kaybolup gitmesine seyirci kalamam. Bir müze kurulmasına öncülük edemezsem, gözüm açık gidecek."
Bunun için çok uğraştı, pek çok belediye başkanıyla görüştü, birçoğu ilgilendi bu projeyle...
Ama bunu görmeye, yaşamaya ömrü yetmedi Hanife Hoca'nın...
***
Sadece bir süre önce, müjdeli bir telefon almıştım kendisinden, "Hürol bey hayallerim gerçek oluyor. Geleneksel el sanatlarımızı konuşmak ve yaşatmak adına TRT, hazırladığım bir projeyi kabul etti. Yakında programa başlayacağım. İlk sizinle paylaşmak istedim" demişti, bir çocuk sevinciyle...
Hatta, el sanatlarının ders olarak okutulduğu, öğretildiği, İzmir'deki tek okul olan Çiğli IMKB Anadolu Meslek ve Meslek Lisesi'ne ziyaretine bu nedenle büyük önem vermişti.
Orada, onun öğrencilerle birlikte yaşadığı bir saat, çok özeldi benim için de...
Gençlere, "El sanatlarımızı yaşatmak sizlerin elinde. Bu güzelliklerimizin kaybolmasına izin vermeyin" derken, sesindeki kararlılığa hayran kalmıştım.
O gün ben de oradaydım...
***
Hanife Çetiner, bu ülke için, İzmir için çok özel bir insandı. Onun sayesinde birçok ünlü isim, kıyafet diktirmek için İzmir'e gelirdi.
İzmir'i dünyada tanıttı, geleneksel el sanatlarımıza gücü yettiğince sahip çıktı.
Daha yapacağı çok şey vardı, çok özel projeler hazırlıyordu. Ömrü yetmedi.
Ölümü, bu nedenle büyük bir kayıp... Bir trajedi.
Şimdi bize kalan, onun değerlerine sahip çıkmaktır. En önemli projesi, "El sanatları müzesi"ni kurmaktır.
Vefa borcumuzu ona ancak böyle öderiz.
Mekanı cennet olsun.

O yazarlar şimdi nerede?
"Kanuni" dizisi yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi, "Dizi, Kanuni Sultan Süleyman gibi bir padişahı şehvet ve içki düşkünü biri olarak gösteriyor. Yasaklanmalı."
Bu iddiayı dile getirenler, RTÜK'ü de etkiliyor ve hemen teşhisi koyuyor, "yasaklansın"...
Bu da bana, bu ülkenin, ne kadar iyi yüzlü bir bakışa sahip olduğunu hatırlatıyor.
Hele bir takım köşe yazarları... Onlar tam bir "liboş"...
Peki neden mi, anlatalım.
***
Bundan bir süre önce, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'ü, sigara içen, içki kullanan, kadınlara düşkün biri olarak gösteren belgesel ve filmler gösterime girince, bugün Kanuni için ayağa kalkan birileri o zaman kılını bile kıpırdatmamıştı.
Hatta eleştirileri küçümseyip, "Olabilir, o da bir insan sonuçta, zaafları var, zayıflıkları var" diye o tür yapımlara destek vermişti.
Ve şunu da söylemişti: "Düşünce özgürlüğüne saygı duyulmalı!"
Bugün, "İstemezük" diyen tipler işte bunlar...
Peki padişah da etten kemikten insan değil mi, onun da zaafları yok mu; hataları, günahları, sevapları yazılmıyor mu alnına...
***
Örneğin Osmanlı'nın bir "Harem" gerçeği var övündüğümüz (!); hani şu kadınları aşağılayan, erkekleri böbürlendiren...
Bu yalan mı?
Neymiş efendim, Kanuni, kadın delisi olarak gösterilmiş dizide, hiç de değil... Daha ilk bölümde Kanuni, askeri hedefini ortaya koymadı mı, Avrupa'ya yürüyeceğiz" demedi mi?
Sonra hangi padişah kadın düşkünü değildi ki..
Hayat o zaman öyle akıyordu, "gerçekleri" bugünden farklıydı.
Padişahlar hiçbir zaman "Sütten çıkmış ak kaşık" değil, "Harem" bunun kanıtıdır.
Birçok kadın arkadaşımın, izledikleri ilk bölümden sonra, "Atatürk'e duacıyız. O olmasaydı, kadın olarak böyle şahsiyetsiz yaşayacaktık" sözleri hala kulaklarımda...
***
Bu ülkede hiç kimse, tarihi şahsiyetlerini, görmek istemediği şekilde, hayal etmeyi sevmez. Çünkü bu ahlaki değerlerin sorgulanması demektir.
Çünkü onlar bizim için birer toplumsal değerdir, her biri "Çağ açan, Türk'ün adını dünyaya yayan birer şahsiyettir" ancak...
Padişah için gösterdiğin hassasiyeti, bu ülkeyi çağdaş geleceğe taşıyan bir devlet adamı, Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk için de, silah arkadaşları için de göstereceksin.
Cihanı titreten ama "saltanat" süren padişahlarını başında taşı, bu ülkeyi düşmanlardan kurtaran, senin için hayatını ortaya koyan, sana bağımsızlığı armağan eden, demokrasi getiren Cumhuriyet'in kurucularına laf at, attır. Sonra da buna "düşünce özgürlüğü" de..
Bunun neresi adalet, neresi hakkaniyet sorarım size...
Atatürk'e dil uzatan köşe yazarları şimdi nerede?

GÜNÜN SÖZÜ
Camdan evde oturanlar, başkalarına taş atmamalıdır.
George Herbert



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI