Hayat akıp gidiyor ve sanki son yıllarda bu akış daha da hızlı... Çocuklar bile artık "Zaman ne kadar çabuk geçiyor" diye yakınıyorsa vardır bunun bir hikmeti...
Bu nedenle, zamanı iyi değerlendirmek yapılacak en iyi şey... Bunun için de planlama yapmak gerek.
Çevreni, kentini, yönetenleri, milletvekillerini daha iyi tanımak da bu planlamanın içinde...
Zira, kime oy verdiğimizi bilmeli, yakından tanımalıyız bizleri TBMM'de temsil edenleri...
Bugüne değin bazı İzmir milletvekillerini, köşemde sizlere aktardım, tüm gerçeğiyle...
İstedim ki, gerek ben gerek siz, rastgele değil bilinçli tercih yapalım.
İşte buradan hareketle, bugün de sizlere bir İzmir milletvekilini, dünya görüşünü, yaptığı çalışmaları aktaracağım.
Bu isim, CHP'li Erdal Aksünger.
***
Erdal Aksünger'le tanışıklığım, dahası ilk görüşmemiz, geçen yıl katıldığım bir toplantıda olmuştu. Dokuz Eylül Ünivesitesi'nin bilgi teknolojileri üzerine yaptığı sunuma o da katılmış, görüşlerini, konuklara aktarmıştı.
O zaman dikkatimi çekti Aksünger... Bakış açısı, gözlemleri, sorunlar ve çözüm önerileriyle...
Bu kez de ben kendisinden bir randevu istedim, hiç ikiletmedi, bir kafede buluştuk kendisiyle...
Bir kere çok dolu bir vekil sayın Aksünger... Neyi sorarsanız sorun, bir yanıtı var.
Politikadan ekonomiye, sosyal yaşamdan teknolojiye uzanan geniş bir bilgi ağı var. Çok okumuş, çok araştırmış...
Ben sohbetimiz ortalama bir saat sürer diye hesaplarken, iki saati aştığımızı, cep telefonu çaldığında farkettim.
***
Kendisine önce, "Niye CHP'li milletvekilleri halkın arasında değil" deniyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?" diye soruyorum. İşte aldığım yanıt:
- Burada yanlış bir algı var. Biz mahalle mahalle köy köy geziyoruz. Ancak takdir edersiniz ki, İzmir'de 800 mahalle var, bazılarında 10 bin kişi yaşıyor. Aslında milletvekillerinin görevi değildir sürekli halkın arasında olmak... Çünkü partimizin il, ilçe örgütleri var. Ancak ben her hafta sonu İzmir'deyim, bu şehri çok seviyorum, burada nefes alıyorum. Şundan eminim, benim gittiğim birçok mahalleye de, rakip partinin vekilleri giremez. Bunda iddialıyım.
***
Aksünger'e bir gazeteci olarak en çok rahatsız olduğum konuyu da soruyorum:
"Siz CHP'liler, İzmir'i çantada keklik mi görüyorsunuz? İzmirli olmayan birçok vekil var. İzmir'i garanti görüp buradan mı seçilmek istiyorlar?"
Gördüğümce bu konudan o da fena halde rahatsız...
"Hiç ilgisi yok. Bu en başta İzmir'e, İzmirlilere haksızlık... İzmir çok özel bir kent. Bunu herkesin çok iyi bilmesi lazım. Toplumsal bilinci yüksek, yürekli insanların yaşadığı bir şehir İzmir... Bu kent, daha önce ANAP'a, DYP'ye oy vermedi mi? İzmirli haksızlığı, dayatmaları kabul edemiyor. Çünkü İzmir diğer şehirlere benzemiyor, hoşgörüsü geniş, barış yanlısı.. İzmir insanlarına çok daha iyi yaşam gerçeği sunuyor. Kendi kimliğini aşılıyor. Bunu bozmak isteyen olursa da tepkisini koyuyor. Olay budur.
***
Aksünger'le, sohbet sırasında daldan dala konuyoruz. Şu dünyanın gündemindeki "Tanrı Parçacığı"ndan, sosyal politikalardan, elektronlardan, tarihten, yaratılıştan, bilgisayarın geçmişinden ve bilişim sektöründen... Çok geniş bir bilgi gücü var Aksünger'in, her sorunuza da bir yanıtı. Ama ben onun ısrarla teknolojik tehdidi soruyorum, o da böyle yanıtlıyor:
"Ne zamandır, milletvekili arkadaşlarımla bunu konuşuyor, tartışıyoruz. Ülke olarak teknoloji tehdidi altındayız. Bizi isteyen, dünyanın neresinden olursu olsun dinleyebiliyor, sırlarımızı öğreniyor. Bunu önlemek için Türkiye'nin teknolojik alt yapıları oluşturulmalı... Henüz ülkemizde bilimin alt yapıları, eyler planları oluşturulmadı, işletim sistemleri, yazılımları yapılmadı, teknoloji transferleri gerçekleşmedi. Şu an senin telefonuna bir program göndersem, bütün bilgilerini alırım. Bu nedenle bir an önce teknolojik alt yapıyı kurmalıyız. Bilgi teknolojileri dünyayı sarmış durumda... 10 yıl içerisinde, bugünün 'gelecek' hikayesini okuyamazsan ezilirsin. Teknoloji transferlerine ihtiyaç var, teknoparklar mevcut haliyle, bu sorunu çözemez."
***
Erdal Aksünger bir İzmir milletvekili... Bilgili, donanımlı, mücadeleci bir insan... Umarım uyarıları genele ulaşır. Çünkü özellikle son konu, ülkemizde ciddi bir muamma... Haberleşme özgürlüğümüz tehdit altındaysa, ülkenin geleceği de karanlık demektir.
Erdal Aksünger'i dinlemek ve uyarılarını dikkate almak bir vatandaşlık görevidir.
GÜNÜN SÖZÜ
Elinizde ise başka insanlardan daha akıllı olun, ama sakın onlara bunu söylemeyin.
Chesterfield
Bugün 23 Nisan haydi kitap fuarına
Bir öğrencinin en son duymak istediği şey sanırım, "Ders çalış, kitap oku" uyarılarıdır.
Bu gerçeğe rağmen, her bir anne baba, bu sözü sık sık söyler; aklınca görevini yaptığını sanır. sonra da dizi ya da maç seyretmeye...
Çocuk, kitapları ve ders gerginliğiyle başbaşa... Aslında onun da kaçamak yolları var; bizim geçmişte kitaplarımızın arasına Tommiks Teksas koyduğumuz gibi, onlar da şimdi interneti açıp "Bakın, ben ders çalışıyor, soru çözüyorum" diyor.
Aslında bunu yapmaya biraz da bizler neden oluyoruz. Çünkü çocuk gördüğünü, yaşadığını uygular.
Anne ve baba olarak bizler de, zamanın büyük bir bölümünü kitap okuyarak geçirsek, çocuklara ne de güzel örnek olur.
Ancak ne mümkün, dizi başına!
***
Bugün 23 Nisan, Ulu Önder Atatürk'ün dünyada ilk kez çocuklara güvenip bir bayram günü armağan ettiği gün...
Yani özel, duygusal, ayrıcalıklı bir gün... Hem de çocuklarımızın, dünyadaki akranları karşısında övünç duyacakları bir mücadelenin sonucunda verilen bir armağan...
İmkanınız varsa, bugün çocuğunuzun elinden tutup, onu kitap fuarına götürün.
Emirle, dayatarak değil, güle oynaya, gönlüne girerek...
Tabii onlara test kitabı değil; macera dolu, fikir üretebileceği, gerçekleri yaşayabileceği kitaplar alın.
Ata'sının neden 23 Nisan'ı onlara armağan ettiğine bir kez daha tanık olsun, bu gururu bir kez daha ve anne ve babasıyla yaşasın.
Kitap ve çocuk geleceğimizdir. Bugün de, yarın da... Kitap okuma fakiri ülkemizin, en azından geleceğinde bir ışık olsun.