Hazıra alıştık.
Hayatı artık daha kolaycı algılayan bir zihniyet yapıştı kimliğimize... Çalışıp kazanmak yerine, karalayıp kazanmak moda oldu.
Ya laf kalabalığıyla ya da hileyle...
Emek, insanlık tarihinde "bir sayfa" olarak kalırken; dedikodu, riya ve rüşvet aldı başını gidiyor.
Karalama ve önyargı da günümüz geçer akçelerinden...
Her konuda üstelik... İnsanların günahını almada, geleceğini engellemede üstümüze yok.
Konuşuyoruz ama boş, tutarsız... Çünkü fikir yok aslında, başkasından duyduklarımızın bir tekrarı...
Çünkü dinlemesini de hiç bilmiyoruz. Oysa dinlemek yeni bir şey katmaktır kimliğimize, hayat bohçamıza...
Yok, herşeyi o biliyor, senin verdiğin fikre ihtiyacı yok. Sonra gelsin toplumsal karmaşa...
İçimizi kemiren şüphe büyüyor, önlenemez biçimde...
***
Dalay Lama, mütevazi yaşam biçimiyle, hayat felsefesiyle, insanlık tarihinin önemli simalarından...
Bir Tibet rahibi ve bir bilge adam... Düşünen, üreten, paylaşan, daha iyi bir insanlık tarihi için çabalayan bir dini lider...
Şu anda sürgünde yaşıyor... Ama insanlık dudaklarının arasından çıkacak sözcüklere bakıyor.
Çünkü onu dinlemek insanı rahatlatıyor, yol gösteriyor.
Bakın bilge adam, bir gün bu "hazıra alışmışlık" konusunda ne demiş:
"Konuştuğun zaman sadece bildiklerini tekrar edersin ama dinlersen yeni bir şeyler öğrenebilirsin."
Çok açık, çok net bir ifade... İnsanlığın geleceği konusunda ciddi bir uyarı aynı zamanda...
Lider insan, toplumları inceleyen, davranışları irdeleyen, yorum yapan insandır.
Bu bir "geleceği görüş"tür.
***
Dinlemek, yeni fikirler katar insana.. Kimliğini geliştirir, bilgi dağarcığını genişletir.
Bugün iyi bir dinleyici olan, gelecekte de iyi bir hatiptir. Dinleyip yorumlanan her şey insanlık duvarına eklenen tuğla gibidir.
Onun için her gece, neredeyse 4 saati bulunan yerli dizilere kapanıp, üstelik aynı konuların devşirilmesiyle elde edilen senaryolara kanıp hayatınızın en değerli saatlerini harcayacağınıza, yeni bir şeyler öğrenin.
Kitap okuyun, komşularınızla ilişkilerinizi geliştirin, sohbet edin. Sadece başkalarıyla değil, aile içinde de...
Oğlunuzla, kızınızla, eşinizle...
Dinlemek, hayatın gerçeği, aklın bilgi kaynağıdır. İnsanlık onuru, başkasının uydusu olarak yaşamak değil, kendi yaşamını, kendi fikirlerini, kendi kimliğini ortaya koymakla eşdeğerdir.
Ötesi dedikodu...
GÜNÜN SÖZÜ
Yaşamadan edilen her laf, bir gün gelir sahibini mahçup eder. Çünkü o dedikodunun tutsağıdır, gerçeğin değil...
Saçlarla mücadelemiz
Kadın ya da erkek, hayatımızın en önemli aksesuarı saçlarımız... Gençlikten yaşlanana dek, türlü türlü şekil verdiğimiz, kendimize yakıştırdığımız, kimi zaman yapısından dolayı şikayet ettiğimiz, kimi zaman hayranlık beslediğimiz, kişiliğimizle özdeş olan saçlar, bakımına en çok zaman ayırdığımız bir vazgeçilmez...
***
En çok da bakımı bizleri yoruyor, öfkelendiriyor. Yanlış yapılan bir bakım, kelliğe ve çeşitli saç hastalıklarına kadar götürüyor insanı...
Bize bu konuda en doğru bilgiyi bir uzman dermatolog verebilir, yani hayatını, kimliğini, bilgi birikimini deri hastalıkları üzerine yoğunlaştırmış insan...
***
Dr. Yasemin Fatih Amato da işte bu uzmanlardan biri... Çalışmaları çeşitli bilim dergilerinde, gazetelerde yer alan Amato, bizlerin saç sorununa pratik bir çözüm getirmiş...
Bir kitap yazmış, adını da "A'den Z'ye Saçlar" koymuş... Bir okuyun, kendinizden ve saçınızla verdiğiniz savaşlardan örnekler bulacağınıza eminim...
Görün bakın, o küçücük ince telin ne büyük bir dünyası var.