Biri faulünü itiraf etse, öteki topu kale içinden çıkardığını söylese, hakem de bu kadar hedef haline gelmez en nihayetinde. Hal böyle olunca belki o taraftarlar da ölmeye ve rakibi gömmeye gitmez statlara
Saftık. Mahalle bebesiydik. Şortlarımızın uzunluğu diz kapaklarımızı, yere düştükten sonra yaşadığımız acı göz çapaklarımızı örtmeye yetmezdi. Cüssemize bakmadan adamcılık oynardık. Bir ceza sahası ön çizgimiz yoktu ama yağmur suyunun toplandığı çukur yerin penaltı noktası olduğunu bilirdik. Clark Kent misali kahraman olmaya çalışır, cikletten çıkan futbolcu kimliğine dönüşerek her gün farklı bir kimliğe bürünürdük. Maradona, Altobelli, Prekazi, Tanju, Feyyaz ve diğerleri. Ve sonra biri şut çeker, plastik Kamesimiz olmayan direklerin hayali filelerine takılırdı. Biri "Taş üstü. Sayılmaz" deyince itirazlar başlar, gücü yeten zayıf olana fikrini kabul ettirmeye çalışırdı. İşte tam da bu esnada o "Taş üstü" diyeninin takım arkadaşı itirafa kalkışarak, "Haklılar, goldü" dediği vakit diğerleri "Bak adamın gol diyor" diye atılır ve tartışma şak diye kesilirdi. Aslında adamcılık oynarken asıl adamlığın bu olduğunu ise yıllar sonra anlayacaktık. Ve çocukken her maçta başımıza gelen, bu hafta Galatasaraylı Semih Kaya'nın yaptığı benzeri harekete şaşırışımız tam da bu yüzden. Üstelik Semih "Top çizgiyi geçti" veya "Kalemize çekilen şut gol olmalı" da demedi. Sadece ve sadece topun kendisinden çıktığını belirtti. Evet o korner gole de dönüşebilirdi. Kimbilir Semih o vakit nasıl yargılanacaktı bilinmez. Ama bildiğim bir şey var ki o mahalle arasında, çakıl taşlı okul bahçesinde, tozun toprak harman olduğu kalelerinde hiçbir zaman ağ olmayan o sahalarda yaşananlar daha çok lazım bize. Her maç bir Semih Kaya çıksa çözeceğiz belki meseleyi. Biri faulünü itiraf etse, öteki topu kale içinden çıkardığını söylese, hakem de bu kadar hedef haline gelmez en nihayetinde. Hal böyle olunca belki o taraftarlar da ölmeye ve rakibi gömmeye gitmez statlara. Maç öncesi koridorlarda bayramlaşır gibi öpüşen o adamların da gözleri dönmez bir anda. Geçen hafta yazıyı "Ya gönlümüzden geçen puanlar?" diye bitirmişken Semih'in hareketi çoktan seçmeli bir soruda kendini gösteren yanıt gibi gözümüzü kamaştırdı. Sağ ol Semih. Var ol... Umarım yıllardır öfkeyi örnek alan yeşil saha paylaşımcıları bunu da örnek alır da "Sahalarda görmek istemediğimiz hareketler" cümlesi yerine artık "Sahalarda görmek istediğimiz hareketleri" kullanmaya başlarız. Sosyal medyada etiketlemek kadar meseleyi gönlümüze etiketlersek dar alanda uzun zıtlaşmalarda yaşamayız. İyi haftalar