Henüz daha ikinci haftadayız. Fakat nereye baksanız bir arıza var. Heyecan ve sağduyu taca çıkmış.
Hal böyleyken isteğiniz kadar ambalajlayın, paketin içindeki o yavan tat maalesef keyfinizi kaçırıyor Charlotte Bronte, Jane Eyre'de "İnsan engel olamadığı şeylere tahammül etmek zorundadır" der. Bir umutsuzluk cümlesi olduğu kesin. Aç parantez, iki kelimelik bir anlama denk geliyor. Pes etmek. Futbolumuzda da 102 günlük yaz tatili süresince geçen sezonun karnesine bakarken "Hal ve gidişat" kısmındaki 'zayıf' notu biliyorum ki kimseyi şaşırtmadı. Hatta buradan yola çıkarak sanırım kimse bu sezon için de umutlanmadı. Çünkü bir kez daha gördük ki gelişemiyoruz. Gelişemeyince de haliyle değişemiyoruz. Futbol adına ne kadar "Fabrika ayarlarına döndük" diye bağırsanız da meseleye format atmadıkça sorunu temizleyemiyoruz. Henüz daha ikinci haftadayız. Fakat nereye baksanız bir arıza var. Heyecan ve sağduyu taca çıkmış. Hal böyleyken isteğiniz kadar ambalajlayın, paketin içindeki o yavan tat keyfinizi kaçırıyor. Misal Süper Lig'de geçen sezonun şampiyonu sezona cezalı başlıyor. Lig ikincisi desen rakibinin cezasını çekiyor. Üstelik bu hafta da cezalı. Başakşehir-Kasımpaşa maçı desen aynı. Ev sahibi lige çıkmış ama onlar zaten ezelden cezalı. Dönelim Ege'ye. Göztepe taraftarı ilk hafta Gölbaşı deplasmanına gidemiyor. Niye? Çünkü 3 sezon önceki Bugsaş maçından cezalı. Bu hafta ise Kahramanmaraş maçında tribün boş. Niye? O da geçen sezonki Hatay maçı sebebiyle. Altay, deseniz onlar zaten stat mağduru. Yani sezon boyunca komple cezalı. İlk hafta Menemen'deydiler, bu hafta D.Bakır'da. Haftaya Allah Kerim. Neredeyse Ege kulüpleri "Hafta sonu hangi halı saha boş acep?" diye soracak duruma geldiler. Altınordu, Manisa'da oynamak istiyor. Tire Buca Arena'da. Çine ise Aydın'da. Statlarımız geçici olarak hizmet dışı. Hatta bazılarında kalıcı olarak. Derbilerin hali ortada. Bir yandan "Nerede eski derbiler?" diye iç geçirip, diğer yandan sezon başlamadan sınıfta kalmaları, rakip taraftarın stada alınmaması kuralını doğruluyor. Ve girişteki o alıntı canımızı sıkıyor haliyle. Engel olunamadığı için tahammül etmemiz bekleniyor. Ancak böylesi içinizi daha çok karartıyor. Ve gerçek futbol izleyicisi gün be gün sahalardan uzaklaşıyor. Yine de gönlümüzün bir köşesinde Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar'ın da ettiği lafın can bulmasını bekliyoruz bir şekilde. "Hayat tehlikelerle dolu. Fakat yanlış yollardan her zaman dönülebilir. Yeter ki insan, kendisine verilen fırsatı zamanında kullanabilsin." Artık geçmişten ders alıp, futbolun tadını çıkarmaya baksak ya... İyi haftalar...