Erkeklerde Davidenko, Del Potro, Roddick, Soderlink, Tsonga gibi güçlü oyuncuların ardından Nadal ile Federer de elenip hayallerini erteleyerek Avustralya'ya veda etti. Sert, kaba, genç irisi Djokoviç, İskoç Murray ile şampiyonluk için Rod Laver Arena'da karşı karşıya geldi. Tatsız mücadele sonunda, bu güne kadar hiç haz etmediğim, ancak İpek Şenoğlu'nun yorumlarından sonra biraz daha dikkatle izlediğim Djokoviç unvanı hak ederek aldı. Bu hak edişi, yalnız tenisiyle değil, neredeyse 180 derece değişmiş davranışları ve reaksiyonları yanında, hakikaten insancıl yaklaşımlarıyla da sağladı. Evet, hatalarını yüzüne vuran dostları, anlaşılan başarıya ulaşmış...Bayanlarda da iddialı gelen Venüs, Sharapova ve Henin yanında, Safina, Kuznetsova, Zvonavera ve Wozniacki de elendi. Çinli Li Na ve Clisters finale çıktı. Wozniacki iyi bir savaşçı, ancak yeterince "winner"i yok. İkinci sette kendi servisinde 40/0'dan oyunu verdiğinde maçın sonu görünmüştü ama, yine de bir maç sayısı atma şansını yakaladı. Ancak Li Na kendini riske atıp yerinde puanları alarak finale çıkmayı başardı. Fakat Clisters ona pek şans tanımadı ve şampiyonluğa ulaştı. Mutlu veya mutsuz tüm oyuncularda yeni heyecanlara doğru Melbourne'dan ayrıldı.
Sevgi seli
Uykusuz geceler... Birbirinden heyecanlı maçlar ve uçan günler. Her maçı tabii ki izleyemedik ama seyrettiklerimiz yanımıza kar kaldı. Benim favorim Federer'di ve 17. Grand Slam'i O'na çok yakışacaktı. Ama maalesef hiç kaybetmediği kadar kötü kaybedip finale bile çıkamadı. Belki bir dahaki sefere... Sanıyorum bunun için önüne daha epey fırsatlar çıkacak... Ve bizler de onun için yine ümitleneceğiz. Ancak Djokoviç'e yenildiği maçta, seyircinin son maç puanı dahil kendisine verdiği desteği de unutmak pek mümkün olmasa gerek! Federer'in kazanması tabii ki çok güzel olurdu, ancak aldığı alkış ve desteğin de değeri bambaşkaydı. Kazanan Djokoviç'in, sevincinden pek fark etmemiş olsa dahi, aldığı alkışlar Federer'in aldıkları yanında epey cılız kaldı.
Bu büyük turnuvanın mutsuz finalisti Murray ise çok iyi bir oyuncu olmasına rağmen ülkesinin ve locasının, hatta özellikle de annesinin baskısı altında kendi oyununu oynayamadı. Onun öncelikle annesinden ve locasından en azından maçlar sırasında kurtulması, onları maç sırasında görememesi artık şart oldu. Bunu gerçekleştirebildiği zaman o çok özlediği Grand Slam şampiyonluğuna umarız kavuşacaktır.
Daldan dala
Milli raket Marsel İlhan, Avustralya Açık'tan sonra son katıldığı ATP 250 Zagrep Turnuvası'nın ilk turunda Slovakyalı Lukas Lacko'a 4-6, 6-4, 7-5'lik setlerle kaybederek 105'inci sıraya geriledi. Bayanlarda ise milli tenisçimiz Çağla Büyükakçay, üç numaralı seribaşı olarak Avustralya'da katıldığı 25 bin dolar ödüllü ITF Burnie Turnuvası'nın ilk turunda Avustralyalı Viktorija Rajicic'i, 6-1, 6-3'lük setlerle yenerek ikinci tura çıktı ve 168. sıraya yükseldi. Bizlere ilkleri yaşatan şu anda dünya sırlamasında 89. sırada bulunan İpek Şenoğlu da iki ay süren teknik, taktik ve kondisyon ağırlıklı bir hazırlık döneminin ardından yeni sezona 7 Şubat'ta ABD'deki Mindland da başlayacak. Ve 4-6 Şubat tarihlerinde gerçekleşecek olan TE Winter Cup için 14-16 yaş erkek ve kız milli takımlarımız çeşitli yerlerde kamp yaptıktan sonra mücadeleye hazırlar.