Krizden çıkış sürecinde uygulanan para politikaları sonucu faizlerin çok düşük seviyelere gerilemesi tasarruf sahiplerini yeni arayışlara sürüklüyor. Özellikle, uzun süredir yüksek faizden kısa sürede aşırı getiriler elde etmeye alışmış yatırımcılar "makul getirilere" uyum sağlayamıyorlar... Parasının eridiğini sanıp panikliyorlar açıkçası.
Mevduat hesabına yatırsa parasını olmuyor. Çünkü, mevduatlara verilen faiz oranları yüzde 9'larda kalıyor. Tahvil veya bono alsa aynı şey. 6 aylık hazine bonolarının faiz oranları yüzde 8-9, 5 yıllık devlet tahvillerinin faiz oranları ise yüzde 10-11'lerde. Yine olmuyor.
Risk almaktan kaçınmayan yatırımcılar gözünü karartıp borsanın yolunu tutabiliyorlar. Dönmesel zararlar söz konusu olsa bile, uzun vadede hisse senetleri getirisi enflasyonun kesinlikle üzerinde kalıyor. Peki, risk almak istemeyen tasarruf sahipleri düşük faizlere karşın nasıl bir alternatif yatırım aracı tercih etmeliler?
RİSK DÜŞÜK
İşte kararsızların büyük çoğunluğu bu sorunun yanıtını yatırım fonları ve bireysel emeklilik fonları olarak veriyorlar son aylarda. Fon tercihinin artması da fon hacmini hızla artırıyor... Bankalar, aracı kurumlar ve emeklilik şirketleri arada kalmış biraz mutsuz yatırımcılar için ürün yelpazelerini genişletiyorlar, yeni yatırım ve emeklilik fonları kuruyorlar.
Hisse senedi, tahvil, bono ve repo gibi enstrümanlardan oluşan ve risk dağıtım ilkesine göre yönetilen fonlar tek tek yatırım araçlarından elde edilecek getirinin üzerine çıkabiliyor. Bu yüzden son aylarda en cazip enstrüman fonlar diyebiliriz.
YATIRIM FONLARI
Önce yatırım fonlarına kısaca değinelim... Bankalar ve aracı kurumlarca toplam 426 adet 30.2 milyar TL büyüklüğünde riski düşük veya yüksek yatırım fonları var. Yaklaşık 3.5 milyon tasarruf sahibi yatırım fonlarını tercih ediyor. Fonların içinde ortalama yüzde 5 civarında hisse senedi, yüzde 30'un biraz üzerinde devlet iç borçlanma senetleri ve yüzde 55 düzeyinde ters repo bulunuyor. Piyasa gelişmelerine göre fon kompozisyonları değiştiriliyor. Bir taraftan risk dağıtılırken, diğer taraftan mümkün olduğunca kar artırılmaya çalışılıyor.
Son aylarda yatırım fonlarına, altın fonları, koruma amaçlı fonlar ve garantili fonlar da eklendiler. SPK verilerine göre, şu an itibarıyla 9 adet ve 358 milyon TL büyüklüğünde altın fonu bulunuyor. Koruma ve garantili fonlar ise daha hızlı büyüyor. Toplam büyüklüğü 588 milyon TL'ye ulaşmış 97 tane fon kuruldu.
EMTİA DA KULLANIYOR
Koruma ve garantili fonlarda 6-9 ay gibi bir süre yatırım yaptığımız tutara dokunmamamız gerekiyor. Bir yerde kısa da olsa vadesi var. Bu fonların içinde yukarıda saydığım enstrümanların dışında ilginç araçlar da konabiliyor. Örneğin, ABD New York borsasında kullanılan Dow Jones emtia endeksi yer alıyor İş Bankası'nın fonunda. Dolar euro paritesi üzerine dayalı fonlar derseniz o da var.
Emeklilik fonları da kriz sonrası süreçte tasarruf sahiplerinden oldukça fazla talep gören bir yatırım seçeneği. 130 adet emeklilik fonlarının ulaştığı hacim 10.2 milyar TL gibi küçümsenemeyecek bir rakam. Bu fonların dağılımı ise şöyle: Yaklaşık yüzde 9.37 hisse senedi, yüzde 64 devlet iç borçlanma senetleri ve yüzde 12 ters repo. Ne yazık ki, mevzuat gereği altın ve kıymetli madenler fonlara konu olamıyor. Ancak SPK'nın üzerinde çalıştığı kanun değişikliği yapılırsa, emeklilik şirketleri hiç kuşku yok ki, hızla altını fonlarında kullanacaklardır.
Hem yatırım fonları hem de emeklilik fonları profesyonel uzmanlarca yönetildikleri için son aylarda kararsızlık yaşayan ve tasarruflarının eridiği kaygısı duyan tasarruf sahipleri için önemli bir seçenek.