• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Rahmi Bey, Antika Çarşısı’nın Kralı ERKİN USMAN

Rahmi Bey, Antika Çarşısı'nın Kralı

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 08.02.2015, 00:00
Yeşille mavinin sarmaş dolmaş olduğu Cennet Ayvalık'ta, Sanat Fabrikası Tiyatrosu civarında; Çingene Antik, Kale Bit Pazarı, Ufuk-Hilal Antik, Turgut Antik, Kaan Antik, Necla Antik, Sayın Antik tabelalarını görürseniz durun biraz..
Buraya Ayvalık'ın Bit Pazarı deniliyor. Antikacılar Sokağı da diyebilirsiniz.. Eskicilik yapanların ve antikacıların sokağı.. Koca koca depolar.. Mobilyalar, lambalar, avizeler, biblolar, küçüklü büyüklü şişeler, radyolar, takılar, renk renk seramikler...
Arayıp bulamadığınız her türlü eşya karşınızda...
* * *
Belediye binasının arkasında ise bir kapısı Talat Paşa Caddesi'ne diğer kapısı Gümrük Meydanı'na açılan bir çarşı bulunuyor.
İçinde 12 esnafın bulunduğu Antikacılar Çarşısı burası..
Mobilya-dekorasyon bölümünden mezun olmuş Ayvalıklı Hakan Doğan (Giritli Antika) ve Deniz Tuğhan Arbak'ın çabaları ve organizasyonuyla oluşturulmuş.
2008 yılından bu yana eski ve antika eşyaların satıldığı bu çarşıdaki esnafların kimisi emekli bankacı-öğretmen, kimisi kuyumculuktan gelme esnaf, kimisi de eski toplayıcı..
* * *
Hakan Doğan; mekanik sanayi, müze malzemeleri, ahşap antika ve Türk Seramik Sanatı üzerinde adeta diplomalı bir antikacı..
İşini çok seven bir genç..
Ayvalık zeytincilik tarihinin görsel belgelerine sahip olduğu gibi, gemi dümenleri, pusulalar, sirenler, denizci fenerleri, kalafat tokmakları, Osmanlı savaş malzemeleri, varil kantarı, şimşir sabun damgaları, döküm klişeleri, eski yağ ambalajlarına da sahip bir antikacı..
En iyi müşterisi de Rahmi Koç..
Antikacılığı Türkiye'de destekleyen tek sanayiciymiş Koç!
***
Antikacılar Çarşısı'nda neler mi var ...
Eski Selçuklu ve eski Osmanlı takıları (altın-gümüş-bakır), eski madalyalar, Çanakkale seramikleri, Kınık çömlekleri, kesme likör şişeleri, tabaklar, kadehler, şekerlikler, opal lambalar, vazolar, ipek çarşaflar, lüksler, el fenerleri, radyolar, goblen panolar, sehpalar, konsüller, Kozak el işleri, Victor Hugo'nun 1840 baskısı şiir kitabı, Osmanlıca kitaplar, koca koca cam damacanalar, saatler, çakmaklar, plaklar, Hayat ve Ses dergileri, kılıçlar, tüfekler, kamalar...
***
Müşterilerin kimler olduğuna gelince...
Koleksiyonerler, yazlıkçılar, yabancı turistler, sanayiciler, ressamlar, yazarlar, eğitimciler...
Herbiri değilse bile çoğu, vitrinlerindeki eski ve antika eşyaları el ilanları dağıtarak, gazetelere ilanlar vererek ya da 'ayakçı' tabir edilen toplayıcılardan sağlıyor.
Antikacılık, Ayvalık'ta bir sektör olmuş.
***
Antikanın ne olduğu, ne olmadığı konusunda Hakan Kurtarıcı'ya kulak verdik:
"Benim giydiğim ayakkabı 100 yıl sonra antika olmaz. Esamisi okunmaz. Ama benim ayakkabının aynısını Atatürk giydiyse durum değişir.. O, antikaya girer. Objeyi, eşyayı kullanan kişinin ünlü olması, objeye antika değeri kazandırır. Ayrıca, dönemin ruhunu yansıtma özelliği de taşımalıdır. Tabii ki 'nadir' olması da gerekir."

kentten
İzmir'de trafik polisi var mı?
Uzun yıllar yurtdışında görev yapan, İzmirli eski gazeteci Hulusi Şenel
döndüğü vatanındaki ilk izlenimlerini şöyle yazıyor:
"Gazeteler, televizyonlar, Türkiye'deki trafik kazalarında her yıl beş bin insanın öldüğünü, sayısı yüzbinlere varan insanın yaralandığını, sakat kaldığını duyururlar. Ama yetkililerin her yıl artan kazaların önlenmesi için tedbir almaları konusunda yayın yapmayı bir türlü akıllarına getirmedikleri gibi ilgili bakanlığın hatta TBMM'nin sert yasalar çıkarmaları konusunda yazıp-çizmezler..
Bir İzmirli olarak ve İzmir'de yaşanan trafik kargaşası için İzmir Emniyet Müdürü'nden ricam var;
Lütfen bir gün sivil bir arabaya binip, sabah ve akşamları, diğer saatlerde işlek bulvar ve caddelerde dolaşırsanız; özel vasıta, otobüs, dolmuş ve taksi sürücülerinin nasıl hızlı ve tehlikeli vasıta kullandıklarını; ışıklı, ışıksız yaya geçitlerinde durmadıklarını, yollara paralel ve park yasağının olduğu yerlere nasıl park yaptıklarını hayretle göreceksiniz. Bu arada Narlıdere'den Urla'ya giden sahil yolunda limit 50-60 olmasına rağmen sürücülerin nasıl 80-100 hatta 100'ün üzerinde sürat yaptıklarını, kendilerine kırmızı yandığı halde ışıklı yaya geçitlerinde dahi nasıl hızla geçtiklerini, Karataş-Fahrettin Altay arası Mitatpaşa caddesinde ulaşımı tıkayan-zorlaştıran yol kenarındaki paralel park yapmış vasıtaları da öfkeyle göreceksiniz."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI